S.Süheyl

Sabitlenmiş gönderi
Gülmek her zaman yanlış anlamaktan ileri gelir. Doğru-dürüst bakacak olursak yeryüzünde gülünecek hiçbir şey bulamayız.
Sayfa 250 - Hayat Neşriyat Anonim Şirketi, 2. Baskı 1971 - Çeviri: Taciser Ulaş, Nur DerişKitabı okudu
Reklam
S.Süheyl

S.Süheyl

, bir kitabı okumaya başladı
Bir Adam Yaratmak
Bir Adam YaratmakNecip Fazıl Kısakürek
9.2/10 · 9,4bin okunma
124 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
44 günde okudu
Bütün Öyküleri
Bütün ÖyküleriYusuf Atılgan
7.9/10 · 2.315 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım. Yukarıya bildirildi; başöğretmen beni getirtip ağzıma acı biber sürdü. 'Böyle gidersen beynine de biber sürülür' dedi.
Sayfa 119 - Yapı Kredi Yayınları 2.Baskı, Ocak 2002Kitabı okudu
Kendini öldürenlerin yaşamayı aşırı sevenler olduğunu düşünürdüm.
Sayfa 74 - Yapı Kredi Yayınları 2.Baskı, Ocak 2002Kitabı okudu
Reklam
216 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Çivisi Çıkmış Dünya
Çivisi Çıkmış DünyaAmin Maalouf
7.9/10 · 3.498 okunma
Benim gözümde, İslam alemini etkileyen başıboşluk, insanların kargaşaya sürüklenmesini isteyen "ilahi bir emir" den çok, siyasetle din arasına sınır çekebilecek, "papalığa benzer" bir kurumun yokluğundan kaynaklanıyor.
Sayfa 159 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Dinleri gizil anlamda yok edilemez kılan şey, yandaşlarına kimlik bağlamında demir atacakları bir liman sağlamalarıdır. Tarihin çeşitli evrelerinde, daha yeni, daha "modern" dayanışmalar -sınıf,ulus- daha baskın çıkmış gibi göründü. Ama şimdiye dek, son sözü hep din söyledi. Onun kamusal alandan çıkarılıp yalnızca tapınç sınırları içerisinde tutulabileceği düşünüldü. Ne var ki dini belli sınırlar içinde tutmak, ona egemen olmak çok güçtü, kökünü kazımaksa olanaksız. Onu tarihin müzesine kaldırmak isteyenler birden kendilerini oraya vakitsiz biçimde sürülmüş buldular. Dinse müreffeh ve fatihti, hatta genellikle daha geniş alanlara yayılıyordu. Dünyanın her yerinde ve özellikle İslam ülkelerinde.
Sayfa 151 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Kısa bir süre önce geride bıraktığımız yüzyıldan alınacak önemli bir ders şuydu: İdeolojiler gelip geçici, dinlerse kalıcıdır. Bununla birlikte, asıl kalıcı olan şey inançlardan ziyade aidiyetlerdir; ama inançlar aidiyet kaidesinin üstünde yeniden yapılanır.
Sayfa 150 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Marx dini "halkın afyonu" olarak tanımladığında, bunu alay etmek için ya da onun izinden gidenlerin sıklıkla yaptıkları gibi küçümsemek için söylememişti. Belki de tümcesinin tamamını anımsatmakta yarar vardır, şöyle diyordu: "Dinsel üzüntü hem gerçek üzüntünün dışavurumu, hem de bu üzüntüye karşı çıkıştır. Din ezilen insanın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz bir dünyanın ruhudur. Din halkın afyonudur." Onun bakış açısına göre, insanların gerçek bir mutluluk yaratmaya kendilerini adayabilmeleri için, bu "aldatıcı mutluluğu" ortadan kaldırmak gerekiyordu; şimdi bakıldığında, bundan şu sonuç çıkarılabilir: Vaat edilen mutluluğun daha da aldatıcı çıkmasının üstüne, halklar kendilerini avutan "afyon"larına döndüler.
Sayfa 146 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Reklam
Bilgi sonsuz bir evrendir, bütün yaşamımız boyunca hiç de ölçülü davranmadan beslenebiliriz ondan, ne yapsak tüketemeyiz onu. Üstelik, daha da iyisi: Ondan ne kadar beslenirsek, dünyayı da o kadar az tüketiriz.
Sayfa 143 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Tıbbın bize armağan ettiği o fazladan onlarca yılı neyle dolduracağız? Gitgide daha çoğumuz daha uzun ve daha sağlıklı bir yaşam sürüyor; ister istemez sıkıntının, boşluk korkusunun pençesine düşebilir ve bu durumdan tüketim düşkünlüğüyle kurtulmaya çalışabiliriz. Yeryüzü kaynaklarını çok hızlı tüketmek istemiyorsak, olabildiğince başka tatmin biçimlerine, başka haz kaynaklarına, özellikle de bilgi edinmeye ve ışıltılı bir içsel yaşam geliştirmeye öncelik tanımamız gerekecek.
Sayfa 142 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Komünizm sadece mücadele ettiği güçler tarafından yenilgiye uğratılsaydı, yeraltında varlığını sürdürür, ardından da güçlü, laik bir inanç olarak bütün dünyaya yayılırdı. Ama tabii ki, öyle olmadı. "Sınıf düşmanları" tarafından yenilgiye uğratılmadan önce de, zaten büyük ölçüde gözden düşmüştü. Sanata yaklaşımı çok baskıcı bir hal almıştı, düşünce özgürlüğü anlayışı Engizisyon dönemi anlayışını andırıyordu, iktidar uygulaması da başa geçtiklerinde tahtı kaybetme korkusuyla erkek kardeşlerini ve yeğenlerini kılıçtan geçiren Osmanlı padişahlarını akla getiriyordu bazen.
Sayfa 124 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Zamanaşımı, hukukçuların icat ettiği bir kavramdır; halkların belleğinde, zamanaşımı diye bir şey yoktur.
Sayfa 48 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Askeri bir operasyonun amaçları ne olursa olsun, onun adalet adına, uygarlık adına, Tanrı ve peygamberleri adına, ezilenler adına ve elbette, meşru müdafaa ve barış aşkı adına yürütüldüğünü söylemek yeğlenir. Asıl gerekçelerinin intikam, açgözlülük, fanatizm, hoşgörüsüzlük, egemen olma isteği ya da muhaliflerini susturma arzusu olduğunu söylemek hiçbir liderin işine gelmez.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
Zaman müttefikimiz değil bizim, yargıcımız.
Sayfa 12 - Yapı Kredi Yayınları 14. Baskı, Eylül 2013- Çeviri: Orçun TürkayKitabı okudu
2.710 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.