Kitabın başlarında bir aşk hikâyesi okuyacakmış hissine hakim olmuştum. Sıkılırım diye düşünürken, gerçek hikâyelerin acı yüzleriyle karşı karşıya kaldım Boşnak Müslüman Sueda ile, sırp Hristiyan Tarık'ın konservatuvar öğrencisiyken birbirlerine delice aşık olmasıyla başlayan bir kitapdı.Klâsik bir aşk hikâyesi gibi görünürken 1992 ve 1995 yılları arasındaki sırplar ve Hırvatlar arasında başlayan savaş anlatılıyor. Boşnak Müslüman erkek ve kadınların (özellikle kadınların) maruz kaldığı işkenceler, tecavüzler ve hayatlarının ellerinden nasıl alındığı açık bir dille anlatılmış. İç yakan ve gerçeklik payından dolayı dehşete düşüren bir kitap.Aşkın en hüzünlü yalın hali,Kan, gözyaşı=Savaş...Ve en çok merak ettiğim bu zulmü dünya nasıl seyretti?
İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış ne de bir söz dinlermiş.Onca acıya rağmen mutlu sondu...