beni konuşmaya zorlama ne olur. sözün sularını tükettim ben kaynağını kuruttum. geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük.
Benim yalnızlığım insanlarla dolu, söyleyecek söz bulamıyorum. Öyle bir sessizlik çöktü ki, bu sessizliğin içine seslenemiyor insan... Palto giymeye bile üşenirken, bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?"
Bir kadın gördüm
Zamanın, anlamsız saatlerinde,
Henüz sarhoş olmadan düşlerimde...
Gözlerinde yalnızlık,
Saçlarında sessizlik,
Gülüşünde gece...
Bir kadın gördüm
Acılarının, gülüşlerine düşen hüzünler.
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni
konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben,
kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yü-
reğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım
Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi ka-
ranlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım...Sularım
toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş
saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem
hangi gözle?
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok ko-
nuşuyorlar ki...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz?
Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden
mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini
bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü
yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı...Kimsenin kimseyi
anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne
işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri ko-
nuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten
olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor
muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya...