Editörlük mesleğimi bırakalı birkaç ay oluyor. Ibareyi değiştirmem gerekiyor. Niye bıraktığıma gelirsek de; tarzım olmayan kitapları okuyup düzeltmek beni çok daraltmaya başlamıştı. Ve çok dikkatli ve disiplinli olduğum için çalıştığım bir kitabı en az 3 kere okuyor ve kontrol ediyordum. Son vuruş olarak hiç sevmediğim bir tür olan fantastik bir kitabı tam 6 kez okuyup tashihlemiştim. O günden sonra buna dayanamayacağımı anladım. Neyse sonra bıraktık zaten.
Fakat şöyle bir düşüncem var. Bu editör olmadan önce de vardı. Çalışmaya başladıktan sonra da değişmedi. Yeni yazarları sevemiyorum. Tabii istisnalar, kalemi çok güçlü yeni yazarlar hariç. Onun dışında okuma oranı az olan arkadaşlar, lütfen daha fazla okuyun. Çok daha fazla okuyun. Birkaç kitap okumakla yazar olunmuyor. Sonra sizin yazdığınız o kitaplarla editörler uğraşıyor ve bir nevi kitaba bir de onlar el atıyor. Kurgu ve cümle katma anlamında. Yeni yazarları, yazar adaylarını sevemiyorum. Bir kitap yazacaksanız güçlü cümleler kurmanız gerek ki, elle tutulur bir eser oluşturabilin.
Ve şimdi asıl mesleğim olan Kimya Teknikerliğini profilime ekliyorum. Sayısalcıyız diye edebiyatı sevmeyelim mi? 😀
Onca kitap okuyorum lâkin hayatta bazı şeyleri kabullenemiyorum. Bunlardan biri de; gerçekler. Gerçekleri kabullenirken neden canım yanıyor? Sizler bununla nasıl mücadele ediyorsunuz?
Insanın hayatindaki en büyük darbe bence gerçekleri kabullenmektir.Evet çok zor ama bir kere kabullendi mı insan yaşamak daha kolay bir hal alıyor.Er yada geç kabullenmek zorundayız bu süre sancılı bir süre Allah yardım ediyor.Allah kimseye kaldıramayacağı yük vermezmiş..Demekki kaldırabilirim diyorum beni benden daha iyi tanıyan Rabbim vermişse kaldırmam gerekiyor diyorum.Haa zor olmuyor mu hayatta kolay ne var ki ...
Unutulan bir mahallenin hayatın içinde kaybolmuş insanlarınhikayeleri.Hikayeler bir o kadar gerçek ve bir o kadar acı kitabı okurken o sokaklarda gezinmeyen yoktur herhalde.Duygu yüklü güzel bir kitap