Çok karşıma çıkınca, Nobel ödülü olunca bir şey sandım. İncelemelerde de bu kadar övülmesine şaşırdım. Bir kadının günlüğünü okumak gibiydi, ayrıca saplantılı bir kadının. Yalın bir tutku göremedim kitapta, tutku diye anlattığı şey ise tamamen saplantı. Adam için yaşamasını, tüm vaktini onu hayal ederek, bekleyerek geçirmesini anlatıyor. Ayrıca evli ve sadece canı isteyince(!) gelen bir adam için.
Adam arıyor, geliyorum diyor. Ablamız hazırlanıp bekliyor adam geliyor birkaç saat sonra gidiyor. Sonra ablamız günlerce adamı bekliyor. Ne güzel iş...
Kendini sevmediği belli birine kendini bu şekilde bırakmasının adı tutkuysa bilemeyeceğim. Benim daha ağır tabirlerim var...