Arada bir kendi başıma olmanın iyi geldiğini bilecek kadar büyümüştüm artık.Çevrede onca ağaçla göletin bana ait olduğunu hissederdim ve suyu halkalandıran balıklarla yukarıdan geçen güvercinler dışında hiçbir şey kıpırdamazdı.
Çocukluğumu yüceltmiyorum ve birçok insanın aksine, tekrar küçüklüğüme dönmek istemiyorum.O zamanlar önemsediğim şeylerin çoğuna artık hiç mi hiç aldırmıyorum.
Yeterince uzak bir zamana dönüp baktığınızda insanlar sanki hep onlara tahsis edilmiş bir yere ve belirli bir tavra sıkışmış gibidirler.Size hep aynı şeyi yapıyorlarmış gibi gelir.
İşçi sınıfının çileleri hakkında bir sürü zırvalık konuşulur.Ama ben proleterler için pek üzülmem.Uyanık yatarken kovulacağım diye tasalanan bir inşaat işçisi hiç gördünüz mü? Proleterler bedensel olarak acı çekerler ama çalışmadıklarında özgürdürler.
Bugüne değin, kaygısız, dümdüz yaşayıp gitti, sarhoşça bir baygınlık içinde, keder, sevinç nedir bilmeden.Oysa şimdi birdenbire korkunç bir acı bastırıyor göğsüne.