Yeni Çağ dinleri; içi boşaltılmış sufizm ve Doğu meditasyonları , manevî açlık içinde debelenen Batı insanına pansuman niyetine servis ediliyor uzun yıllardan beri ..
Hak yolcularının vakitleri taksimli, programlı olmalıdır ve her vakitte özel bir ibadeti olmalıdır. Böylece vakti o ibadetle tahsis eder. Ömrü bereket bulur. Vakitleri muayyen olmayıp gelişigüzel olan kimsenin ömrü birçok vakitlerde zayi olur .
İnsan az ile yetinmediği takdirde eşyaya karşı bağlılığı ve bağımlılığı da o kadar artmakta; mala bağlandığı oranda da insanî değerlerinden ve hayatın anlamını idrakten uzaklaşmaktadır.
Kur'an, elçisinin çağında; sadece okunmak için gönderilmiş, sadece okunduğunda insanı kurtaracak oranda sevap kazandıran ve ölülere okunan bir dua kitabı olarak algılamanmamıştır . Sahabe-i Kiram Kur'an'ın kendilerine sağladığı fayda ve katkıları öncelikle dünya hayatında görmüşlerdir. Dünya elde edilince ahiretin de kazanılacağını dikkate almışlardır. Bu nedenle de onu öncelikle 'hayatın kitabı ' olarak algılamışlardır. Kur'an onlar için yaşantılarının temel kaynağı, dünya ve ahiret hayatının esenlik rehberi olmuştur. Kur'an'ı kendilerine değil kendilerini Kur'an'a uygun kılmışlardır.
İnsanı zulme sevkeden şey ; üstün olmak ve büyüklenme hevesidir. Bu arzu onu zorbalığa, zorbalık ise , kalbin mühürlenerek idrak ve iman kabiliyetini yitirmesine neden olur .
İnsanın en büyük cehaleti; ebedi olduğunu zannederek dünyaya meyletmesi ve böylece imanın sağlayacağı manevi idrak olanaklarından mahrum kalarak sırat-ı müstakimden sapmasıdır.
Dinimizin kadına zulmetmediğini , bilakis onu evinin kraliçesi haline getirildiğini artık Müslüman olmayan insanlar bile anlamaya başlamışken biz neden böyle aksak düşüncelere kapılırız acaba ?