Ve yaşıyorsam eğer, ben onda yaşıyorum. Her şey yok olup kaybolsa, geriye sadece bir o kalsa, ben de var olmaya devam ederdim. Ama her şey yerinde kaldığı halde sadece o yok olsa, bu koca evren başıma yıkılır, varlığımı sürdüremezdim.
Küçük canlar benim hiç düşünemeyeceğim seyleri söyleyip birbirini avutuyordu zaten. Dünyadaki hiçbir rahip cenneti bu çocukların masum sözlerindeki kadar güzel tarif edemezdi. Onları dinleyip hiçkırıklara boğulurken cennette hep bir arada olmayı dilemekten kendimi alamadım.
Bay Heathcliff, sizin hiç seveniniz olmamış. Bizi ne kadar mutsuz ederseniz edin, yine de sizden intikamımızı almış olacağız çünkü bu insafsızlığınızın aslında çok büyük bir ızdıraptan kaynaklandığını bileceğiz ! Acı çekiyorsunuz, değil mi ? İnsanların mutluluğunu kıskanan şeytan gibi yapayalnız haldesiniz. Kimse sizi sevmiyor. Arkanızdan da kimse ağlamayacaktır !
Ona kalbimi verdim. O da onu aldı, öldürene dek kırıp parçaladı, sonra da gerisin geri yüzüme fırlattı. İnsanlar kalpleriyle hisseder, Ellen. Benim kalbimi kırdığı için artık ona karşı bir şey hissedecek halim kalmadı.
Fakat bütün umudunu kaybetmiş ve yalnızlığa mahkum edilmiş halde ya da beni hiç sevmemiş ve sevmeyecek insanların arasında yaşamak zorunda kalırsam kendimi nasıl toparlayabilirim ki?
Yüzün kapkara olsaydı bile, iyi bir kalbin oldukça bu senin yüzünü aydınlatırdı çocuğum.
Kötü bir kalp ise en temiz yüzlüyü bile iğrençten daha beter birine çevirir.
"Ama bu halimle de fazla devam edecek gibi değilim ! Soluk almayı kendime hatırlatmak zorunda kalıyorum. Neredeyse kalbime atması gerektiğini söyleyeceğim !"
Öp beni tekrar. N'olur gözlerini görmeme izin verme ! bana yaptığın her şey için seni affediyorum. Katilimi seviyorum... Ama senin katilini ! Onu nasıl öldürebilirim ?