"Onlar bir başka devlet adamlarıydı."
Sabiha Gökçen'in anlattığına göre bir gün THK'nın hesaplarını kontrol eden İnönü, "hesaplarda 40 para oynadığını" görmüş ve bu durumu Atatürk'e nakletmiştir. Gülümseyen Atatürk, "Demek mesele bu… 40 paranın hesabı seni bu kadar yorup üzdü. Tam adamını bulup (Fuat Bulca) bunların başına getirmiştim… Haklısın… 40 para günün birinde 40 lira, 40 lira 400 lira olur… Bu da giderek büyür halkın ağzında… Böyle kuruluşlara olan güveni sarsar… Biz Cumhuriyet'i kurarken, böyle 40 paralara çok ihtiyacımız oldu…" İnönü yaptırdığı inceleme sonunda bu 40 paranın yanlışlıkla bir başka hesaba geçirildiğini belirlemiştir. Sabiha Gökçen şöyle diyor: "Bu benim yakından tanık olduğum bir konuşma, bir olaydır. THK'nın 40 parası uğruna harcanan emek ve zamanı belgeleyen kutsal bir olay… Şayet ülke ve bazı müesseseler bugüne kadar sarsılmadan, alın aklığı ile gelebilmişse hep bu '40 paranın' hesabı sorulduğu, milletin parası üzerine titrendiği için gelinebilmiştir kanısındayım… Onlar bir başka devlet adamlarıydı."³³⁵
Sayfa 219 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk'ün o dönemde okullarda okutulan "Tarih II" kitabı için kendi el yazısıyla yazdığı İslam'ın doğuşu ve Kur'an'ın ortaya çıkışı bölümü şöyledir: "(Hz.) Muhammed'in Peygamberliği: Muhammed'in peygamberlik vazifesinin nasıl başladığını izah etmek en nazik ve en müşkül meseledir. Muhammed'in bir
Sayfa 52 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Amerika'nın başımıza Siyasal İslamı bela edişi ..
Bu anlaşma doğrultusunda önce Atatürk’ün dört ciltlik bilimsel ve kültür-uygarlık eksenli tarih kitapları müfredattan kaldırılmış, sonra Türk Milli Eğitimi’ni kontrol eden ABD’li uzmanların gözetiminde Anadolu Türk tarihini 1071 Malazgirt efsanesine indirgeyen, Türklerin kültür-uygarlıkları yerine Türklerin göçebelikleri, savaşçılıkları, dindarlıkları, fetihçilikleri, askerlikleri gibi konulara yer veren yeni tarih kitapları hazırlatılıp okutulmaya başlanmıştır. ABD böylece atalarının savaşçılığıyla motive ettiği Türk gençlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı planlamıştır. İki kutuplu dünyada ABD, tek rakibi Sovyet Rusya’nın yanı başındaki Türkiye’de “atalarının savaşçılığıyla” ve “ dindarlığıyla” bilenen Türk gençlerinin gerektiğinde “Mehmetçik” olarak gözünü hiç kırpmadan Komünist Rusya’ya karşı mücadele edeceğinden emindir! ABD çıkarları doğrultusunda kurgulanan bu yeni tarihte, Türklerin kültür ve uygarlıkları değil, “savaşçılıkları” ve “dindarlıkları” öne çıkarılmıştır. Bu yapılırken ister istemez Atatürk’ün Evrim Kuramı’na bile yer veren, her yönüyle bilimsel ve kültür-uygarlık eksenli tarih kitaplarının değiştirilmesi de kaçınılmaz olmuştur. 1950’lerden itibaren Türkiye’nin yeni tarih tezinin adı artık Türk İslam Sentezi’dir.
Sayfa 468 - İnkılap Kitabevi 1. Baskı 2012
Öncelikle islam hukukunda nikah akdi, dini bir akit degildir. Islam hukukunda nikâh akini bir din adamının yapması veya nikâh sırasında bir din adamının (müftünün veya imamin) hazır bulunması ya da dini bir tören yapılması zorunluluğun yoktur. Çünkü Islam hukukunda evlenme, tamamıyla medeni bir sözleşmedir. Kadın ve erkegin irade beyanlarını iki şahit huzurunda dile getirmeleri ve kadina ödenecek belli bir mihrin tespit edilmesi halinde nikâh geçerlidir.
İstiklal Mahkemeleri ve Kadınlar
Nimet Arzık, Çetin Altan, Cihan Aktaş, Mehmet Sılay ve A'dan Z'ye bütün Şalcı Bacı yalancıları yine söz birliği etmişçesine, güya Şalcı Bacı'nın "siyasi suçla idam edilen ilk kadın" olduğunu ileri sürmüşlerdir çekingen bir dille! Aslında hiçbiri bundan da emin değildir. Bu nedenle "sanırım", "her halde"
Sayfa 156 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Atatürk Cumhuriyeti'ne neredeyse hiçbir katkısı olmamıştır.
Şöyle basit bir hesap yapıldığında Mehmed Âkif'in Atatürk Cumhuriyeti'nde, 1923'te 5 ay, 1924'te 5 ay, 1925'te 5 ay 1936'da da 6 ay olmak üzere toplam 21 ay (yani 1 yıl 9 ay) yaşadığı görülecektir. Ayrıca Son 6 ayında hasta yatağındadır. 1 yıl 9 ay Türkiye'de, 10.5 yıl Mısır'da yaşamıştır. Yani Âkif, Atatürk Cumhuriyeti yoktan var edilirken ve peşi sıra devrimler yapılırken bırakın bu yeni kurulmakta olan genç Türkiye'ye hizmet etmeyi Türkiye'de bile değildir, Türkiye'de yaşamamıştır. Âkif, belki de ömrünün en verimli olacak yıllarını -üstelik ülkesinin ona en çok ihtiyacı olduğu dönemde- Mısır'da geçirmeyi tercih etmiştir. Genç Cumhuriyet'in, bir taraftan bağnaz din anlayışıyla, hurafelerle ve din istismarıyla mücadele edip, diğer taraftan çağdaş uygarlık yolunda ilerlemeye çalıştığı o yıllarda Âkif gibi akılcı, hurafe düşmanı, ilerlemeci din âlimlerine büyük ihtiyaç vardır. Atatürk; Rifat Börekçi, Elmalılı Hamdi Yazır, Kamil Miras, Ahmet Hamdi Akseki, Saadettin Kaynak, Hafız Yaşar Okur vb. bir avuç aydın din adamıyla yüzyılların bağnazlığını yok edip dağ gibi hurafe yığınlarını yıkıp gerçek dini ortaya çıkarmak istemiştir. İşte bu zorlu süreçte Âkif'in -TBMM'nin kendisine ver- diği Kur'an tercümesi görevini de tamamlamadığı, daha doğrusu tamamlayıp da teslim etmediği dikkate alınacak olursa- Atatürk Cumhuriyeti'ne neredeyse hiçbir katkısı olmamıştır.
Sayfa 251 - PdfKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.