Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilim de, adalet de önce gerçeği arar. Burada birleşirler. Adaleti bilimden ayıran, onun matematik gibi aksiyomatik bir sistem olmasıdır. Aksiyomların nasıl seçilmesi gerektiği, bilimin parçası değildir; ama aksiyomların neler olduğu, gerçeği değiştiremez. Gerçeğin aranmadığı yerde nesnellik olamaz. Nesnelliğin olmadığı yerde ise iletişim ortadan kaybolur. İnsanı insan yapan ise, iletişimi kullanarak tartışma ve eleştiri ortamı yaratması ve tartışma ve eleştiri sonucu gerçeğe yaklaşmayı denemesidir.
160 syf.
·
Puan vermedi
(Spoiler içerir) Kitap kısa olmasına rağmen içerisinde barındırdığı konu geniş çaplı düşünülmesi gereken bir yapıt. Genel olarak beğendim fakat kitapta bir çok öĝrenci olmasindan dolayi takip etmek zorlaşıyor.Konuya odaklanmak gerekiyor isimlere takılmamak doĝru olur.Kitabı okurken olayları Türkiyedeki eğitim sistemine benzetmedim değil.Otorite bir eğitim sistemi, moda mod bilinmesi, ezberlenmesi gereken kitaplar ve bu bilgileri kafamiza sokmaya çalışan katı bir disipline hakim öğretmenler...Eğlenceden, eleştiriden, farklı bakiş açilarindan uzak bir sistem... Bu sistemi kabul etmeyen, değiştirmeye çalışan nadir insanlar... sonuç belli ya sisteme ayak uydurur tekdüze bir hayat sürersin ya da farklı bir dünya bakışıyla hayatı renklendirirsin.Kitaptada welton Akademisinin öğrencilerinin önceki dünya bakışıyla sondaki dünya bakışı arasındaki farkı göreceksiniz.
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Nokta Yayınları · 200326,2bin okunma
Reklam
Tüketim çılgınlığı,diderot etkisi.. Saçma sapan ürünlerin linkleri…
Instagram'ın mesela kurulma amacı ne, sizi daha çok tüketime yönlendirmek. Size bir ünlüyü gösteriyorlar; o ünlü aslında çok çirkin bir kadın, ama öyle güzel gösteriyorlar ki o kadını siz onun gerçekten çok güzel olduğunu düşünüyorsunuz, çünkü tanımıyorsunuz. Ben biliyorum, o güzel değil aslında. Onun güzel olduğunu düşünüyorsunuz. “O nasıl güzel olmuş?” diyorsunuz. “O kremi aldı, o çantayı aldı, ben de alacağım,” diyorsunuz. Bunu Hollywood da yapıyor. Holywood starları gidip bir çanta alıyorlar, bilmem ne yapıyorlar. Yani emperyalist sistem ilk önce aşağılık kompleksi veriyor, sonra pahalı ürünler çıkarıp size onu aldırarak sizi köle yapıyor.
Sayfa 41 - Butik yayıncılık
Kitapların konumlarını dinamik kriterlere (üzerine basa basa ‘ama asla tahminî değil,’ demişti) göre değiştirme olanağı sağlayan bir onluk sayı sistemi üzerine çalıştığını açıkladı, ne de olsa hiçbir şey edebî değerlerden daha değişken değildi. Haliyle de bir kitabı unutulmaktan kurtaracak geçerli sebepler bulursa veyahut başka metinler sayesinde ona duyduğu ilgi artarsa kitabın yerini değiştiriyordu. Bu tematik arşivlemeye son verme işini öylesi coşkulu bir şekilde savundu ki birkaç gün boyunca kafamı bununla meşgul etmeyi başardı. Şüphesiz ciltleri yerleştirebilmekle, onları birlikte mi yoksa ayrı mı koyacağına karar vermek farklı uğraşlardı, fakat benzer kitapların tematik bayağılığın dışında bir düzende dizilmesi gerektiği konusunda ısrarcıydı. “Yüzyıllardır gerçek yakınlığa duyarsız,’ demişti o zaman, ‘yavan bir sistem kullanıyoruz. Yani Pedro Páramo Rayuela Latin Amerikalı yazarlara ait iki eser ama bu eserlerden birinin yolunu izleyebilmemiz için William Faulkner’a gitmemiz gerekiyor, diğeri ise bizi Moebius’a götürüyor. Başka bir deyişle; Dostoyevski, Tolstoydansa Roberto Arlt’a daha yakın. Aynı şekilde, daha da uzatacak olursak, Hegel, Victor Hugo ve Sarmiento birbirlerine Paco Espinóla, Benedetti ve Felisberto Hemández’den daha yakın olmayı hak ediyorlar.”
Sayfa 50 - Jaguar Kitap
Sistem herkes için işlemezse kimse için işleyemezdi.
Modern olmayan zamanların insanları için ihtiyaç ve tüketmek, öncelikle hayatta kalmakla veya hayatı kolaylaştırıcı şeyleri elde etmekle ilgiliydi. Modern dönemle birlikte ihtiyaçlar sınırsız hâle geldi. Bunu isteyen ve yaygınlaştıran ise, modern zihniyetin bizzat kendisi, ya da başka bir deyiş- le kapitalist sistem oldu. Kâr güdüsü ile hareket eden kapitalist sistem, varlığını sürdürebilmek için mevcut ihtiyaçları kamçılaması ve yeni ihtiyaçlar yaratması gerekiyordu. Ancak böylelikle ürettiklerini satabilirdi. Amacına ulaşmakta da zorlanmadı. Bunu ise ihtiyaçları kesintisiz bir şekilde eskime ve yenileme sürecine tabi kılarak gerçekleştirdi. Artık eskimek, eşyanın kullanılmaz hale gelmesiyle değil, moda, trend gibi kavramlarla ilgilidir. Bu aşamadan sonra kapitalizmin tüketim kültürünün varlığını sürdürebilmesi yeniye, modaya uygunluğa, tüketmeye tutkuyla bağlı kişilikler inşa etmekle doğru- dan ilgili hale gelmiştir. Bu aşamada da kitle iletişim araçları önemli işleve sahip olmuştur. Artık, kapitalizmin ideolojik aygıtı durumundaki kitle iletişim araçlarının misyonu, söz konusu kişilikleri inşa etmekle ilişiklidir. Reklam ise amaca ulaşmada kitle iletişim araçlarının en önemli araçlardan birisidir.
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
Kendisi olmak için savaş verenlerin romanı Sürü'den Öteki'ye bir yolculuk. Adem bey  verdiği kişisel gelişim seminerinde satış rekoru kıran kitabı "On Adımda Başarı"dan büyük bir coşkuyla başarıyı(!) anlatma başladığı sırada kendinde meydana gelen kopuş olarak nitelendirdiği değişikliği hisseder. Kısa bir süre sonra
Ötekiler
ÖtekilerEmre Timur · Az Kitap · 2019299 okunma
- Senin, kendi çaban ve iraden dışındaki çaba ve iradelerden bağımsız olacağın bir sistem kurmaya aklın da mı yetmiyor?
Erkeği kadınlaştıran kadınlar değil iş ve sistem hayatıdır..
Neoliberal psikopolitika tahakküm İçin heyecanları ele geçirir…
Heyecanlar belli davranışlara yol açmaları ölçüsünde edimseldir. Eğilim olma nitelikleriyle davranışın enerjik, hatta duyumsal te­ melini temsil ederler. Heyecanlar, dürtülerin de yer aldığı limbik sistem tarafından kontrol edilir. Davranışların, insanın çoğu za­ man farkında olmadığı, düşünce-öncesi, yarı-bilinçli, bedensel­ dürtüsel düzeyini oluştururlar. Neoliberal psikopolitika, eylem­ leri bu düşünce-öncesi düzeyde etkilemek amacıyla ele geçirir heyecanları. Heyecan üzerinden kişiyi derinden yakalar. Heye­canın kişilerin psikopolitik yönlendirilişinde son derece etkili bir araç olması bu yüzdendir.
Sayfa 55 - Metis Yayınları , 3.baskıKitabı okuyor
Reklam
Hapsolduğumuz sistem belki de kadınlar sayesinde değişecekti zaman içinde. Umut, sen ne güzel şeysin be!
Ataerkil toplumsal sistem ortaya çıkınca âdet gören kadınlar kirli olarak görülmeye başladı.
Sayfa 37 - Doğan KitapKitabı okuyor
"Sömürgecilik sistemi" diyorum, bu doğru anlaşılmalı: Söz konusu olan soyut bir mekanizma değildir. Sistem yaşıyor, işliyor; bir şeytan dairesi olan sömürgecilik gerçektir.
Çok güncel bir tespit.Hatta kendi zamanından çok bizim zamanımıza uygun.
Adomo ve Horkheimer'a göre kültür endüstrisi çağın­da sistem, bireye bedensel anlamda özgürlük vaat ederken, aynı zamanda onu ruhsal anlamda esaret altına almaktadır.(…) Zevk almak eşittir düzen tarafından onaylanacak davranışlar sergile­mek olmuş, bu süreçte birey de farkında olmadan bir tür ola­rak ancak kültür endüstrisinin varlığıyla gerçeklik kazanır hale gelmiştir. Bu fikrin özünde anlatılmak istenen, günümüzde her bireyin bir diğerinin yerine geçebilerek onu ikame edebilecek olmasıdır. Böylece özgünlüğünü yitiren modem özne, kop­yalanabilme ve çoğaltılabilme özelliği kazanarak nesneleşme­ye başlamıştır.
Sayfa 232 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okudu
Marcuse'a göre geç kapitalizmin temel özelliği, bütüncül­lüklü bir toplumsal yapı olmasıdır. Hem üretilenler hem üretim için temin edilenler hem de gücünü yayma araçları, sistemin kendi içinde öncelikli olarak barındırılmakta ve tekrar tekrar üretilebilmektedir. Diğer bir deyişle bu sistem içinde teknoloji, siyaset ve kültür birbirinin içine geçmiş bir yapıdadır. Öyle ki kültür teknolojidir, teknoloji siyasettir, siyaset de kültür. Her bir yapı, hem kendisidir hem de diğeridir.
Sayfa 230 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.