Sokrates kendisinin doğa bilimini dönüştürmeyi becerebileceğine inanmamıştı. O dikkatini insan yaşamına, hangi amaç için yaşayacağınız sorusunun çok önem taşıdığı bir alana yoğunlaştırarak sadece yolu hazırladı.
Mitoloji, görünmeyen güçleri daha kesin biçimlere sokmak ve onlara daha kesin bir mahiyet kazandırmak suretiyle bir doğaüstü tarih yaratarak bu ihtiyaca hizmet eder.
Sokrates öncesi düşünürlerden Anaksagoras'a göre bir benzer başka bir benzeri algılayamaz, aynı olan şeyler birbirini idrak edemez. Algı, karşıtların meydana getirdiği uyarımın bir sonucudur. O şöyle der: "Bizim kadar sıcak olan veya bizim kadar soğuk olan bir şey bizi ne ısıtır ne de üşütür. Geceleri göremiyor olmamızın bir sebebi de, gecenin siyahlığı ile göz bebeğimizin siyahlığı arasında bir fark olmamasıdır."
Benim gitme vaktim yaklaşıyor, artık ayrılmak zorundayız. Ben öleceğim, sizlerse yaşamaya devam edeceksiniz. Hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca Tanrı bilir.
Tartışmanın burasında, herkes Thrasymakhos'un doğruluk tarifinin tam tersine varıldığını gördü. Bunun üzerine Thrasymakhos cevap verecek yerde:
- Bana baksana Sokrates, dedi; senin bir sütninen var mı?