Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

güneş kuşu

güneş kuşu
@sole_
Sabitlenmiş gönderi
Gemicilik
                             Bu gezegendeki insanlar çok çalışırlardı. On beş yaşına kadar herkes eğitim alır çalışmaya başlardı. En önemli eğitim itaat etmeleri üzerineydi. Fazla düşünüp sorgulamak yasaktı.    Olur da yaptığın işi veya yönetenleri sorgular, itaatsizlik edersen uzaklardaki Yuva'ya sürgün edilir, orada kokozluk içinde ömrünü
Reklam
güneş kuşu
@sole_·Bir kitabı okumaya başladı
Gökbörü’nün İzinde
Gökbörü’nün İzindeAhmet Taşağıl
8.5/10 · 581 okunma
204 syf.
·
Puan vermedi
Gölge
GölgeAmy Meredith
5.1/10 · 21 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sende göklere çıkartılan bir şey için beni yerden yere vururlar. Caesar'a hayranlık duyan, Catilina'yı suçlar
Reklam
Çünkü aşk bir ağaç gibidir: Kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder. Bu tutkunun ne kadar körse, o kadar inatçı oluşunu açıklamak mümkün değildir. Kendi içinde tutarlı olmadığında daha da güçlüdür.
Özellikle Ortaçağ'da halkın toplum içindeki yeri, çocuğun aile içindeki konumuna benziyordu. Cahilliği, ahlâkî ve entelektüel geriliği nedeniyle buna çocukluk çağı da denebilir ve : Bu çağ acımasızdır.
... başka bir bilgine iltifat eden bir bilginin ağzı, içine zehir katılmış bir bal kavanozudur.
Bir Şehri Dinlemek
Genellikle Paris'ten gündüz yayılan uğultu şehrin konuşmasıdır; geceleri ise şehir soluk alıp verir, burada ise şehir şarkı söylemektedir. Bu yüzden, bu çanlar orkestrasına kulak verin; yarım milyon insanın mırıltısının üzerine nehrin ezeli yakınmasını, rüzgârın hiç durmayan esintisini, ufkun tepeleri üzerinde org büfeleri gibi kurulmuş dört ormanın uzaktan gelen ağırbaşlı şarkılarını yayın, tıpkı ara renklerde olduğu gibi, tüm boğuk ve tiz sesleri kısın ve dünyada çan seslerinin bu uğultusundan, bu müzik şöleninden, üç yüz ayak yüksekliğinde kulelerde on binlerce sesin hep bir ağızdan söylediği şarkıdan, artık sadece bir orkestraya dönüşmüş olan bu şehirden, bir fırtınanın gürültüsünü yansıtan bu senfoniden daha zengin, daha keyifli, daha görkemli, daha göz kamaştırıcı bir şey olup olmadığını söyleyin.
Bir neslin bir sonrakine geçirdiği gizli sinyal başka bir kılığa sokulmuş haliyle tiksinmeydi, nefretti, umutsuzluktu.
Reklam
Her şeye rağmen yaşamın günleri birbiri ardına eklemek için kendine has bir yolu vardı.
Kendini çok genç, ama aynı zamanda kelimelerle ifade edilemeyecek kadar ihtiyarlamış hissediyordu.
İnsanların gözünde, oraya buraya savruluşta, uzun ve yorucu yürüyüşte; bağırışlarda ve curcunada; arabaların, motorlu araçların, omnibüslerin, kamyonetlerin, insandan reklam panolarının, bandoların, mekanik kollu müzik kutusu çalanların gelip geçişlerinde, başının üzerindeki uçağın tıngırtısında, uzaklardan gelen sesinde ve muzafferiyetinde sevdiği şey buydu işte; hayattı, Londra'ydı, haziranın o anıydı.
Peki, hakiki edebiyatla uğraşanlar neden popüler edebiyatı mesele edinirler? En önemli nedeni, hakiki edebiyatın popüler edebiyatın egemenliğine boyun eğerek yok olacağı korkusudur: Yayıncılar gitgide sadece popüler edebiyat ürünlerini yayımlayacak, edebî yazarlar da edebî çizgilerini piyasanın talepleri doğrultusunda şekillendirerek popüler edebiyat yazarlarına dönüşecek ve her şey piyasanın koşullarında tükenip gidecektir.
263 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.