Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zaman Yönetiminde II. Karenin Önemi
II. Kare’de ne bulunduğunu sorar ve onu yakalamak için gerekli proaktiviteyi oluşturursanız, aynı sonuçlara varırsınız. Çok daha etkili olursunuz. Krizlerle sorunlar küçülür ve başa çıkılacak duruma gelir. Çünkü ileriyi düşünmüş, kökler üzerinde çalışmış ve olayların krize dönüşmesini engelleyecek önlemleri almış olursunuz. Zaman yönetimi dilinde bu, "Pareto İlkesi" diye bilinir: Sonuçların yüzde 80'i, etkinliklerin yüzde 20'sinden doğar.
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı
Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı
"İstanbul'daki şu hamamböcekleri de ezilecekler! Evet, Türk milleti asırlardır süregelen sorunlar ve yozlaşma nedeniyle hasta ancak ben bir Türk'üm ve halkımı tanıyorum. Onlar hasta değiller. Asya'daki topraklarımızın -Anadolu'da- havası soğuk, temiz ve özgürdür, toprağı da öyle olmalı. Öyle olmalı!"
Sayfa 106 - Yakamoz yayınları, 2019Kitabı okudu
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Bu inceleme, modern Türk edebiyatının en önemli yazarlarından Ömer Seyfettin'in Dama Taşları isimli kitabı hakkında fikirlerimi sunacak. Öncelikle yazarımız ile başlamak istiyorum. Ömer Seyfettin yazar, şair olmasının yanında farklı dönemlerde asker ve öğretmenlik görevlerinde bulunmuş, Yeni Lisan hareketinin ve dolayısıyla Milli Edebiyat
Dama Taşları
Dama TaşlarıÖmer Seyfettin · Can Yayınları · 2021419 okunma
403 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Gerçekten bir destan olarak mı bitti?
Kara ahmet destanı Irazca üçlemesinin son kitabı olan bu eseri okumayı şimdi bitirdim ve yorumumu hemen yazmak istiyorum. Diğer iki kitabın incelemesini yazmadım çünkü bi an önce hikayenin sonunu öğrenmek istiyordum. Kitabın adındaki gibi nasıl bir desten yazacak kara ahmet bunu çok merak etmiştim. İlk iki kitap gerçekten su gibi aktı. Fakir Baykurt da bence Yaşar Kemal gibi okuyucuyu köylerde kırlarda yaylalarda dolaştırmayı, o köy kokusunu koklatmayı çok iyi beceren bir yazar. İlk iki kitapta(yılanların öcü ve ırazcanın dirliği) kara bayram ve ailesinin köyde yaşadığı türlü zorluklar anlatılmakta. İkinci kitabın sonunda kara bayram köydeki bu kavga dövüşten yılıp şehre göçme kararı alıyor. Şehirde hastanede kendine ve eşine iş buluyor çocukları da okutacak buraya kadar herşey gayet güzel. Son kitapta çocukların özellikle de ahmetin okuma serüvenine şahitlik ediyoruz. Kitabın sonu için çok farklı bir hayal kurmuştum. Ahmet o köye gelen kaymakamın kalemiyle okuyacak derslere sınavlara girecek ve sonunda kaymakam olup annesini ninesini ve onlar gibi ezilen nice köylü mazlumu gözetip kollayacak diye. Ben yine de kitabı o şekilde bitirmek istiyorum zira yazar burda tam bir son yazmayacak biraz da bize bırakmış sonu. Spoiler içerir Ahmetin özellikle de annesinin onca çektiği zorluğa karşılık böyle siyasi olaylara karışmadan okulunu okuyup dilediği gibi kısa goldan kaymakam olmasını o cefakar anası haççanın yüzünün gülmesini çok isterdim. Bu son kitabı okumakta biraz zorlandım. Gerek babasının dincilerle olan sıkı fıkılığı yüzünden yaşadıkları sorunlar gerekse ahmetin üniversite hayatındaki olaylar çok sıkıcıydı.
Fakir Baykurt
Fakir Baykurt
Kara Ahmet Destanı
Kara Ahmet DestanıFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2011477 okunma
Günümüzde çokeşliliğin hala savunuluyor olması ayrı komik
Reformist okulun ilgilendiği toplumsal sorunlar arasında kadının evrimi seçkin bir yer kaplar (31). Bu okul için kadın erkek eşitliği, her ikisinin aynı insanlık durumunu paylaştığını ifade eden Kuran'ın sözlerindenkaynaklanır (32). Ancak bu eşitlik mutlak bir eşitlik değildir. Evlilik yaşamı, her toplumdaki yaşam gibi bir şefin bulunmasını gerektirir. Bu rolü yerine getirecek olan ise erkektir, çünkü kadın, kadın olma durumu nedeniyle zayıftır (33).Evliliğe ilişkin olarak Raşid Rıza kadının müstakbel eşini seçmede çıkarı olduğunu kabul eder. Ona göre İslam yasası da buna kesinlikle karşı değildir. Çokkarılılığa gelince, Muhammed Abduh itiraz etmektedir (34). Ona göre bu, kötüye kullanımların ve kadına karşı haksızlıkların kaynağı olduğu gibi aynı zamanda aileyi de yıkar. Ona göre İslamcı düşünce, tekkarılılığı evlilik birliğinin ideal biçimi olarak kabul eder. Evlilik hukuku erkeğe ancak "bireysel ya da toplumsal gereksinme" durumunda ve her birine karşı adil olması koşuluyla dört kadınla evlenme yetkisi vermektedir Mademki uygulama birden çok kadına karşı adil olunamayacağını göstermiştir, öyleyse her erkek ancak bir tek kadınla evlenmelidir.
..Yani yeni varoluşsal sorunlar yoktu, onları ele almanın yeni yolları vardı sadece...
Reklam
Sistemik sorunlar için sistemik çözümler gerekiyor
sorunlar romantik ilişkilerin erken döneminde yoğun seks yaşanan cicim aylarından sonra ortaya çıkar. Bu aşama geçildikten sonra genellikle sıkıntıdan yakınır veya partnerimizin hatası olarak algıladığımız şeye aşırı odaklanarak kendi stresimizi yaratmaya başlarız.
"Herkesin bir sürü sorunu vardı. Sorunlar gökten yağmur gibi yağıyordu, bizlerse var gücümüzle onları toplayıp cebimize koyuyorduk. Bunu neden yapıyorduk, bugün de bilmiyorum. Belki de onları başka bir seyle karıştırıyorduk."
Sorunlarını her zaman dile getirme, mümkünse kendine de. Sorunlar ne kadar konuşulursa daha fazla bilinçaltına yerleşir ve insanın iç huzuru bozulur.
Reklam
Beyin gereksiz sorunlar yaratmaya devam eder. Ama beynin bütün işi budur – yersiz sorunlar yaratmak. Bir kez yarattı mı, sen de içine düşer ve çözmeye çabalarsın. Onları çözmeye uğraşma. Hiçbir temelleri olmadığını gör, bu yeterli.
Okumanın Açtığı Sorunlar:
Anksiyete. Panik atak. Yeme bozukluğu. Uyku bozukluğu . Obsesif bozukluk. Unipolar depresyon. Toplumdan soyutlanma. Bipolar. Hepsi kendisinde toplanmayan ya masal okuyordur ya da okuduğunu kitap sanıyordur.
Hz. Ali’nin (ra) şu önemli şözünü hiçbir zaman unutmayalım: “Çocuklarımızı kendi yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşadığı zamana göre yetiştirmek durumundayız.” Nesiller birbirinin arkasından geldikçe şartlar da değişiyor, imtihan araçları da değişiyor, şeytanın kullandığı silahlar da değişiyor. O silahlara karşı tedbir almadan, o silahlara karşı savunmanı bulunduğun zamana göre güncellemeden çocuğa bir şey söylediğimizde çocuk, onları hikâye dinler gibi dinliyor. Örneğin, çocuğunuza “Çağrı” filmini izlettirdiğiniz zaman, Hz. Bilâl’in tablosunu çocuğun dünyasında güncellemeniz gerekir. Çocuğunuzu karşınıza alıp şunu demelisiniz: “Evladım! O dönemin Ümeyye b. Haleflerinin elinde tahtadan putlar vardı. Onlar; Bilâllerin, Ammârların karşısına bu tahta putlarla çıkıyorlardı. Ama şimdiki Ümeyye b. Haleflerin ellerinde tahta putlar yok. Şimdiki Ümeyye b. Halefler başka şeyler kullanıyorlar. O yüzden dikkat et; bu put bazen elindeki telefon, bazen evindeki televizyon, bazen bir ideoloji olabilir. Put deyince aklına sadece 14 asır önceki putlar gelmesin.” Bunları söylemelisiniz ki bu asrın putlarıyla mücadele noktasında onlar da gerekli olan şeyi yapmış olsun. Ama biz bunları sadece hikâye anlatır gibi çocuklarımıza anlatırsak çocuk da “Allah beni bir gün çölde imtihan edecek, ben de ‘Ahad’ diyeceğim.” diye bekler. Aslında her gün “Ahad” demesi gereken bir zaman ile karşı karşıyadır ama onun zihin dünyasında mesele güncellenmediği için ne zaman ne ile mücadele etmesi gerektiğini bilemiyor ve sorunlar ortaya çıkıyor.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.