Giban der ki:
" Kur'an, Büyük Okyanus sahillerinden Ganj'a kadar yalnız ilâhiyatın
değil, medenî, cezaî ahlâkın anayasası addolunmakta, insanların bütün
hâl ve hareketlerini nizama koyan kanunlar, Allah'ın bozulup değişmesine
imkân olmayan emirleriyle perçinleşmiş bulunmaktadır.
Başka bir tabirle
Kur'an, Müslümanların dînî, içtimaî, ticarî, askerî, kazaî kitabıdır. Kur'an,
her şeyin, dînî vazifeden günlük vazifeye, ruhun necat ve felâhından bedenin
sıhhatine, umumun hukukundan fert hukukuna,ferdin menfaatinden
toplumun menfaatine, dünya hayatının cezalarından, ahiret hayatının ceza
ve taltifine kadar her şeyin nâzımıdır."
İşte, Fransız Müsteşriki Gaston Kar diyor ki:
"Yüz milyonlarca insanın dini olan Müslümanlık, dünyanın kıvamı olan
bir dindir. Bu aklî dinin menbaı ve düsturu olan Kur'an, Cihan medeniyetinin
istinat ettiği temelleri muhtevidir.O kadar ki bu medeniyetin İslâmiyet tarafından
neşrolunan esaslarına imtizacından vücud bulduğunu söyleyebiliriz.
"Derdim! Yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam;
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yersin kamçısını hazzın Sefil cümbüşte.
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel derdim! Ver elini bana,gel şöyle. "
Vücut...insan vücudu.Hiçbir mimarın,hiçbir mühendisin,hiçbir ustanın,hiçbir sa'natkârın ve dünyadaki hiçbir kudretin meydana getirmeye muktedir olamadığı,ne büyük,ne ince ve ne şahane bir sa'nat eseri.Peki,ya onun sa'natkârı?
"Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz,hayatınızı iman ile canlandırınız,faraizle(farzlarla) ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz."