Kitap OKB’ye sahip olan ama bunu annesi ve psikiyatristi dışında kimseyle paylaşmayan, çevresindeki herkese “normal” miş gibi davranan Sam’in Caroline adında bir kızla tanışmasıyla başlıyor. Caroline onu Şair’in Köşesi diye bir yere götürüyor ve ona hayatının değişeceğini söylüyor. Devamında da buradan sonra gelişenleri okuyoruz.
Çok çok çok güzeldi. Keşke böyle konular daha da çok işlense. Mental rahatsızlıklar o kadar yanlış yansıtılan konular ki bence bu kitapta olduğu gibi bakış açılarına inanılmaz ihtiyacımız var. Özellikle yazarın notu kısmını okuduğumda yazarı çok takdir ettim. Hastalıklarla ilgili araştırmalar yapması, kitaba gerçek tedavi yöntemlerinden parçalar eklemesi çok hoşuma gitti. Sam’in arkadaşlıklarını sorguladığı, sürekli tökezlediği sonra tekrar ayağa kalktığı kısımlar çok gerçekti. Bu tarz ciddi sorunların şıp diye çözülmediği bir gerçek çünkü. Bu da bence kitabı daha samimi yapan şeylerden biriydi. Benim için çok ilham verici umut dolu bi kitaptı. Kendisi için playlist bile yaptırdı bana :’)