Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ebruli günler

ebruli günler
@szzakire
Konuştuklarınız çoğunda, düşünce yarı yarıya katledilir. Çünkü enginlerin kuşudur düşünce, kelimelerin kafesinde kanatlatını açsa da uçamaz. Kim demiş uçamaz, hadi uç, aç kanatlarını ve göster nasıl uçulur.
Çünkü sen geliştikçe, kendine yeni şeyleri kalktıkça, karşındaki de sende sevecek ve aşık olunacak yeni şeyler bulacaktır.öyle olmadık konularda partneri vurdurup da kötüleşmesini alemi yok. Gelişimin ve değişimi peşinde olmadı insan."Aşk değişmeyince ölür,"der Ahmet Haşim.
Reklam
Göçün ilk yıllarında bunun farkındaydık, sürekli kolluyorduk .insanlar işleri yürütmekle insanları yönetmek arasında çok dikkatli bir ayrım yapıyorlardı o zaman. O kadar başarılı oldular ki, hükmetme isteğinin insanlarda en az karşılıklı yardımlaşma dürtüsü kadar güçlü olduğunu ve her bireyin, her yeni kuşağın yeniden eğitilmesi gerektiğini unuttuk. İnsan doğduğunda ne kadar uygarsa, o kadar Odocu! Ama bunu unuttuk. Özgürlük için eğitim yapmıyoruz . Toplumsal organizmanın en önemli etkinliği olan eğitim katı, ahlakçı ve otoriter oldu. Çocuklar Odo'nun sözlerini sanki yasaymış gibi ezberleye biliyorlar -en büyük küfür bu!
Shevek'in gözünde bütün bunlar basit erotizmi çok aşan duyumsal bir lüksü ve bir açıdan dışkının nihai yüceltilmesi anlamına geliyordu. Bu üç odada Bir saat kaldı, her bir alet srayla denedi ve bu süreç sırasında tertemiz oldu. Su kullanımı bir harikaydı. Musluklar kapatılan a kadar açık kalıyordu küvet altmış litre alıyor olmalıydı, klozet ise temizleme için en az beş litre su kullanıyordu. Bu aslında şaşırtıcı değildi. Urras'ın yüzeyinin altıda beşi suydu. Çölleri bile kutuplardaki buz çölleriydi . Dikkatli kullanıma gerek yoktu, kuraklık yoktu. Peki ya boka ne oluyordu?mekanizmasını inceledikten sonra kule zeytin yanında çömelerek bunu düşünmeye başladı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Erkekler fiziksel olarak daha güçlüdür," dedi doktor profesyonel bir kesinlikle. "Evet genellikle hem de daha iridirler, ama makinelerimuz olduğu sürece ne farkeder? Makineler olmasa da kürekle kazmak veya sırtında taşımak gerektiğinde belki erkekler daha hızlı çalışır -iri olanları yani- ama kadınlar daha çok çalışır... Çoğu kez bir kadın kadar dayanıklı olmayı istediğim olmuştur."
Senden yirmi yaş büyük bir adamla evlendin. Aşık olmadan ya da aşkı tanımadanevlendin. Bu bir hataydı diyelim. -korkunç bir hata! dedi Anna. -Ama tekrarlıyorum:Bu olmuş bitmiş bir şey. Sonra diyelim ki kocamdan başka birini sevme mutsutluğunu yaşadın. Bu bir mutsuzluktu; ama o da oldu bitti. Kocan bunu kabul etti ve seni affetti. Her tümceden sonra Anna'nın karşı çıkması bekleyerek duruyordu, ama Anna hiçbir şey söyleyemiyordu.
Reklam
Karısını affetmişti, çektiği acılar ve pişmanlığı nedeniyle onu açıyordu. Vronsky'i affetmişti, özellikle O mutsuz davranışıyla ilgili söylentiler kulağına geldikten sonra acımıştı ona. Oğluna eskisinden daha fazla acıyordu ve onunla çok az ilgilendiği için şimdi kendisini ayıplıyordu. Fakat yenidoğan küçük kıza karşı sadece merhamet değil, şefkat de duyuyordu. Onun kızı olmayan ve annesinin hastalığı sırasında bir kenara atılmış olan bu yeni doğmuş zavallı bebekle ilk başta sadece acıdığı için ilgilenmişti. Eğer o ilgilenmeseydi bebek herhalde ölürdü. Bu küçük kızı ne kadar çok sevdiğini kendisi de fark etmemişti.
Vornskiy Aleksey Aleksandroviç'le konuşmasından sonra Kareninlerşn evinin kapısına çıkmış nerede olduğunu yürüyerek ya da arabayala nereye gitmesi gerektiğini zorlukla alımsayarak dikiliyordu. Kendini utandırılmış, aşağılanmış, suçlu duruma düşürmüş ve uğradı hakaretten kurtulma olanağından yoksun hissediyordu. Kendini Şimdiye dek gururlu ve kolayca yürüdü yoldan çıkarılmış hissediyordu.
Sandalın Geldiği günden beri Süreyya Rüzgar buldukça fırsatı kaçırmıyor hemen balkona çıkıp Sandalcı ya sesleniyordu. Bu ses Suat'ın hayatının karabasanı olmuştu Sessizlik hayatında...
Levin bunun üzerine Yegor'a evlilikte en önemli şeyi sevgi olduğuna ve sevgi varsa insanın her zaman mutlu olacağına, çünkü mutluluğu sadece insanın içinde olduğuna ilişkin kendi düşüncesini söyledi.
Sayfa 525Kitabı okudu
Reklam
Anna Arkandevna okuyor ve anlıyordu, ama okumak, yani başka insanların hayatlarından betimlemeeleri izlemek hoşuna gitmiyordu. Kendisi bizzat yaşamak istiyordu. Roman kahramanlarının bir hastaya baktığını mı okuyordu, hastanın odasında sessiz adımlarla dolaşmak istiyordu; bir parlamento üyesinin konuşma yaptığını mı okuyordu, bu konuşmayı kendisi yapmak istiyordu; Lady Mary'nin atına atlayıp sürüsünün peşinden gittiğini ve gelinini kızdırıp, cesaretiyle herkesi kendisine hayran bıraktığını mı okuyordu, bunu kendisi yapmak istiyordu. Ama yapacak bir şey yoktu ve küçük ellerini kâğıt keseceğinin kaygan yüzünde gezdirerek kendini daha çok okumaya veriyordu. Romanın kahramanı artık İngilizlere özgü bir mutluluğu yakalamaya başlamış, baronluk unvanını elde etmiş ve bir malikane satın almıştı, Anna da onunla birlikte bu malikaneye gitmek istiyordu. Sonra birden roman kahramanının utanması gerektiğini ve bundan kendisinin de utandığını hissetti. Kahramanın utanacak nesi vardı? "Benim utanacak neyim var?" diye sordu Anna kendi kendine aşağılanmış gibi bir şaşkınlıkla.
Sayfa 133
Zaman ayrımcılık yapmaz. Mutlu muyuz, üzgün müyüz onun umurunda değildir. Ne yavaş akar ne de geçmek için acele eder. Tek bir doğruda ilerlemeye devam eden gökyüzündeki aya bağlıdır. Yüreğiniz acıyla kavrulurken bile akıp gitmeye devam eder. Peki bağışlayıcı mıdır? Bunu hep merak etmiştim.
Adam hortlak gibiydi. "Matruşka" dedi. "Ne?" "Matruşka. " Belki de birbirimizin gözünde küçüğüne kadar açılacağız. " "Haydi," dedi kadın. "Önce sen başla." "Nasıl başlayacağımı bilmiyorum."
Kendisi kadar romantik, tapınası bir yaratığın günbegün sıradan bir ev kadınına dönmesini görmek, tahammül edilir gibi değildi; sıradan olsaydı gene neyse, başka erkeklerin gözünde eski cazibesini koruyordu hala onun başlangıçta hayran olduğu kültürünün zaman geçtikçe aralarını açan bir unsur haline gelmesi de tuhaftı.
Bütün çocukların büyüklerde bir tür ölümsüzlüğe inandığını, O yüzden onların en ufak isteklerine bile "Nasılsa sonsuz bir zamanı var" gerekçesiyle yerine getirmediğini. Anımsadığım birkaç olay dışında önemli bir nirengi noktası bulamadım. Annem gibi sonradan kırılmamak için kimseden iş istemeyen birini "Bir dakika bekle" diyerek kırmak olağanı zaten yoktu.
3.964 öğeden 3.946 ile 3.960 arasındakiler gösteriliyor.