Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tahin Pekmez

Tahin Pekmez
@tahinpekmez
Takipleştiklerime gönderimi beğenenlere filan arada kitap,film,müzik öneririm ansızın mesaj atarsam şaşırmayın :) Ve tabi ki önerilerinize de açığım :) Psikolog buldunuz diye "sanal terapi" filan beklemeyin :)
92 okur puanı
Ekim 2016 tarihinde katıldı
Tahin Pekmez
@tahinpekmez·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Mutlu Prens - Bütün Masallar, Bütün Öyküler
Mutlu Prens - Bütün Masallar, Bütün ÖykülerOscar Wilde
8/10 · 3.291 okunma
Reklam
376 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski
8.2/10 · 14,6bin okunma
Zulüm bir alışkanlıktır, insanda bu alışkanlığın kökleşmesi, sonunda hastalığa dönüşmesi mümkündür. Sarsılmaz inancıma göre, en iyi bir insan bile alışkanlıkla, sanki bir hayvanmış gibi kabalaşıp o derece aptallaşabilir. Kanla, kudretle mest olur, hoyratlığı, ahlaksızlığı, içindeki kötülüğü büsbütün geliştirir, aklı, duyguları kesinlikle doğal olmayan hareketleri yadırgamaz ve sonunda bundan zevk almaya başlar.
Sayfa 244 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hastahane amirleri hiç olmazsa veremlilere bir kolaylık için başvursaydılar, gerçekten çok büyük bir iyilik etmiş olurlardı. Belki de bazı kimselerin mahpusların cani, kötü insanlar oldukları için iyiliğe layık olmadıklarını söyleyecekler : Peki Tanrı'nın gazabına uğramış bir kulun cezasını bir de bizim mi arttırmamız lazım? Kaçmasına engel olmak için mi insanın ayaklarına pranga takılır? Hiç de değil. Pranga sadece küçük düşürme aracı, bir ayıp, bedene de ruha da bir ağırlıktır. Hiç değilse böyle varsayılmaktadır. Yoksa mahpusların en acemisi, en beceriksizi bile, fazla uğraşmadan perçini kesmeyi ya da bir taşla ezmeyi çabucak becerebilir. Ayaklara takılan prangalar önleyici bir tedbir diye kullanılmaktan çok uzak olduklarına göre, hüküm giymiş bir suçluya bunların taşıtılması sırf ceza diyedir. Madem öyle tekrar soruyorum : Ölüm döşeğindekileri cezalandırmalı mı gerçekten?
Sayfa 218 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Mahpus toplum dışı olduğunu, amirlerine karşı mevki ve durumunu bilir. Ama ne vurulan damgalar, ne takılan prangalar ona bir insan olduğunu unutturamaz. Yani sırf insan olduğu için ona da insanca davranılması gerekir.
Sayfa 137 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne kadar müddetle sürülmüş bulunursa bulunsun bütün sürgünler hayatının bu dönemini kesinlikle gelip geçici bir şey olduğuna inanır. Her sürgün burada evinde olmadığını her an hisseder, misafirliktedir sanki. Yirmi yılı iki yıl gibi görür ve elli yaşında hapishaneden çıkarken otuz beş yaşındaki gibiyim dinç olacağını sanır. "Daha önümüzde kocaman bir ömür var!" diye düşünür.
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Duyduğuma, okuduğuma göre başkasına karşı çok büyük bir sevgi duymak, aynı oranda bencilliğe delaletmiş.
Sayfa 102 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Mahpusun benliğini korumak için gösterdiği her çaba suç sayılır.
Sayfa 98 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Belki yanılıyorum, ama herhangi bir kimse hakkında, yalnızca gülüşüne bakarak hüküm vermek kabildir (olanaklıdır) bence, onun hiç tanımadığınız birinin gülüşü daha ilk karşılaşmanızda hoşunuza giderse, karşınızdakinin iyi bir adam olduğundan tereddüt etmeyiniz.
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir insanı ezip mahvetmek, ona en korkunç katilin bile duyunca titreyeceği kadar ağır bir ceza vermek isteyenlerin, insana yaptığı işin tamamen anlamsız, faydasız olduğu duygusunu vermesi yeterlidir.
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mahkûmlar son derece itaatkâr ve uysaldılar aslında,ama her şeyin bir sınırı vardır. Şu sabırsızlık ve karşı koyma parlamaları kadar da ilginç bir şey olamaz. Birçok kere adam birkaç yıl dayanır, en gaddar cezalara katlanır, sonra birdenbire, ufak, önemsiz, hiç denecek bir şeyden patlayıverir. Bir açıdan buna delilik denebilir, sonları da budur zaten. Bu adamlar arasında yaşadığım birkaç yıl içinde en ufak pişmanlık, işledikleri suçlardan ötürü bir parçacık olsun acı düşünce görmedim, üstelik büyük bir kısmı içten içe kendilerine tamamıyla haklı görürdü.
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sürgün olmayan bir kimse mahpusun suçunu başına kakacak olsa sonsuz küfürler işitir. Hepsi de küfür ustadıydı! İnce anlamalar taşıyan ustaca küfürler ederlerdi. Küfür mahpuslar arasında bir sanat haline gelmişti, hasımlarını ağır sözlerden ziyade sözlere yükledikleri anlamlar ile aşağılamaya çalışırlardı ki, böylelikle küfürleri daha ince, daha zehirli olsun.
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu adamlar gerçekten okuryazar kimselerdi. Belki yarısından fazlası okuma yazma biliyordu. Rus halkının büyük kitle halinde bulunduğu başka hangi yerde aralarından ayıracağınız iki yüz elli kişinin yarısı okuma yazma bilir? Sonraları birisi buna benzer bir noktaya dayanarak okuryazarlığın halkı bozduğu sonucunu çıkarmıştı. Ama bu doğru değildir, okuryazarlığın halkta aşırı bir kendine güven geliştirdiğine katılmamak imkansız olsa da bozulmanın nedenleri bambaşkadır.
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
On yıllık sürgün hayatımda bir kerecik olsun yalnız kalamamanın ne azaplı bir şey olduğunu anlayamazdım. Daima konvoylar halinde çalışmaya gider, iki yüz arkadaşınla beraber gecelersin, hiçbir zaman, bir kerecik olsun yalnız kalamazsın! Bunun yanında öyle çok şeye alışmam gerekmişti ki!
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
364 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.