Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

tavazzuh

Sabitlenmiş gönderi
HARAMA BAKMA
“Harama bakmak, şeytanın oklarından zehirli bir oktur. Bu sebeple, Allah’tan korktuğu için harama bakmayı terk eden kimseye, mükâfat olarak Allah öyle bir iman verir ki, onun tadını kalbinde hisseder.” Hakim, Müstedrek, 4/314; Münzirî, et-Tergib ve't-Terhîb, III, 63.
Reklam
tavazzuh tekrar paylaştı.
ÇEKİLİŞ BİTTİ
Esmâü'l Hüsnâ Atlası
Esmâü'l Hüsnâ Atlası
Özellikle genç kalpler ve zihinler için yazılmış bu eserle, Allah'ın 99 ismi ve sıfatları arasında büyüleyici bir yolculuğa çıkın. Harika çizimleriyle bu kitap, 7 yaş ve üstü çocuklara Allah'ın isimlerinin derin anlamlarını ve onlardan çıkarılacak dersleri anlatmak için tasarlandı. Her isim basit ve ilgi çekici bir şekilde sunuluyor ve genç okuyucuları bu ilahî nitelikler üzerinde düşünmeye, bunların günlük yaşamdaki önemini anlamaya teşvik ediyor. Bu sayfalar aracılığıyla çocuklar sadece Allah'ın isimlerini öğrenmekle kalmayacak, aynı zamanda bu sıfatları kendi eylem ve düşüncelerine nasıl dâhil edeceklerini de öğrenecekler. Ebeveynler ve eğitimciler için harika bir kaynak ve evdeki kütüphanelere mükemmel bir katkı olan Esmâü’l Hüsnâ Atlası, gençlerin kalplerindeki Allah ile olan bağı derinleştirmeyi ve onlara ahlâki değerler aşılamayı hedeflemektedir. İster ailece birlikte okunsun, ister bağımsız olarak keşfedilsin bu kitap; çocuğunuzun ruhsal gelişiminde, imanının beslenmesinde ve İslâmî öğretileri daha derinden anlaması için değerli bir yol arkadaşı olmayı vaat ediyor. Jenny Molendyk Divleli’nin en sevdiği çocukluk hatıralarından birisi, her gece yatmadan önce annesinin ona bir kitabı defalarca okuduğu zamanlardır. Beş çocuk annesi olarak saatler süren okumaların ardından, bir çocuğun “defalarca” okumak isteyeceği kitaplar yazmanın hayalini kurdu. Lisansını Dilbilim ve Amerikan İşaret Dili alanlarında tamamlayan Divleli, eşi ve çocuklarıyla İstanbul’da yaşıyor ve herkesin anlatılmayı hak eden bir hikayesi olduğuna inanıyor
Farklılığı Göz Önünde Bulundurmamak
İnsanın bir şeyi yanlış anlaması başkadır, dinden çıkarılması başkadır. Her Müslüman'ın Şeriat'ı anladığı gibi uygulamaya hakkı vardır. Eğer on Müslümanın onunun da degişik yöntemleri varsa, Allah'ın kurallarına itaat etmeleri gerektiğine inandıkları sürece Müslümandırlar. Onlar tek bir ümmet'i oluştururlar, başka cemaatler oluşturmak için bir sebep yoktur. Bu noktayı anlamayan insanlar ümmet'i basit nedenlerle parçalıyorlar, cemaatlerini ve camilerini ayırıyorlar, kendi toplulukları dışından evlenmekten ve sosyal ilişkiler kurmaktan kaçınıyorlar ve gruplarını kuruyorlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tekfirde hudut bilmeyenlere!
"Haksız yere bir Müslüman'a kâfir damgası vuran kişinin suçlaması kendine döner." (Buhari, Müslim) Allah kullarından, başka bir insanın Müslüman olup olmadığı hakkında fikir yürütmelerini istememiştir. Allah'ın hükümlerini önemsemeyerek, yorum yapmakta ve yargılamakta ısrar eden, bir insanı afaroz etme gücüne sahip olduğunu sanan bir kişi aslında Allah'ın yanında kendisinin de küçük bir tanrı olduğunu söylemektedir. Bir başkasının Müslüman mı yoksa gerçekten bir kâfir mi olduğunu düşünmeden böyle cüretkar iddialarda bulunan kişi kâfir olma tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
Din
Allah'tan başkasını asıl güç sahibi, yönetici, sahip, ödül ve ceza verici olarak kabul ettiğinizde, alçalarak başlarınızı onun önünde eğdiğinizde ona hizmet edip, emirlerine itaat ettiğinizde, O'nun ödülünü arzulayıp cezasından korktuğunuzda sahte bir Din meydana çıkar. Bu çeşit bir Din'i Allah kesinlikle kabul etmez, çünkü gerçeğe tamamen aykırıdır.
Reklam
tavazzuh tekrar paylaştı.
Zavallı insan..
Ey zavallı insan, sakın ola ki ölümü aklından çıkarma! Çünkü akıntı seni önüne katmış gidiyor, sen ise bunun farkında bile değilsin. Amacın menzile erişmektir. Belki de o menzil oldukça yaklaşmış, mesafe de sona ermiş olabilir. Sakın ola ki emeline aldanmayasın. Fırsatları ganimet olarak değerlendir ve her nefes alıp verişinde güzel işlere koş. İhmal ettiğin, değerini bilemediğin her bir nefesini, şu anda yerini dolduracak iş ve hizmetler için harca, sâlih amel işle.
İki Çeşit Müslüman
Yarı Müslümanlar: Bazı insanlar Allah'a ve elçisine inançları olduğunu ve İslam'ı din olarak seçtiklerini söylerler ama İslamı hayatlarının belirli bir bölümüyle sınırlarlar. Ve bu sınırlar çerçevesinde İslam'a büyuk bir bağlılık gösterir, toplu namaz törenleri düzenleyip tesbih çekerler, yiyecek ve giyeceklerine, diğer toplumsal
“Ancak sana kulluk eder ve ancak yardımı sen­den dileriz.”
Fâtiha’nın bu bölümünde Rabbimiz bizim yalnız olmadığımızı, bizim gibi inanan, bizim gibi düşünen bir İslâm ümmetinin üyesi olduğumuz şuurunu veriyor bize. “Ancak sana ibâdet eder ve ancak sen­den yardım dileriz.” Dikkat ederseniz fiiller tekil değil, çoğuldur. Yâni “yalnız sana ibâdet ederim ve yalnız senden yardım beklerim” şek­linde tekil değil, “yalnız sana kulluk yaparız ve yalnız senden yardım bekleriz.” Biz tek başına namaz kılarken de böyle demek zorundayız. Ben yok, biz var. Bunun mânâsı şudur: “Ya Rabbi, tüm varlıklar, göklerde ve yerde ne varsa hepsi sana kulluk yapmaktadır. O varlıklardan birisi olarak ben de onla­rın arasına katılıp sana kulluk yapıyorum. Ama sadece ben değil, biz sana kulluk yapıyoruz” demektir bunun mânâsı. Yâni ben yalnız kendim O’na, O’nun istediği kulluğu, O’na lâyık kulluğu yapamaya­cağım için kendimi diğer mü’min kardeşlerimin ve tüm varlıkların içine kata­rak ancak sana kulluk yaparız diyorum. Duanın kabulü, ibâdetin ka­bulü için böyle demek daha güzeldir. “Ya Rabbi! Biliyorum ki şu benim ibâdetlerim sana lâyık değildir. Sana lâyık olarak yapılan ibâdetler ve dualar arasında benimkini de kabul buyur Al­lah’ım” demek daha uy­gundur. Bunu bize tarif buyuran Rabbimizdir. Eğer O böyle bir sûre indirerek bizi bilgilendirmemiş olsaydı bizim bunu kendi kendimize bilmemiz mümkün olmayacaktı.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in nübüvvetinden sonra ortaya atılan herhangi bir nübüvvet iddiası sapkınlıktır, hevâya tâbi olmaktır.
"Kader bahçesinin işleri gariptir. Bir bakarsın, dikeni gülden üstün tutarlar. Bir bakmışsın kargayı bülbüle yar yapmışlar. Otları şekere, balı çamura atarlar. Sonra imtihan biter, cinsi cinsine kavuştururlar. İşin sonunda 'Geriye dön' hitabı gelir, arkada kalanları öne alırlar..."
Reklam
Güzel bir soru daha
Sual: Bir insan cehennemlik mi, cennetlik mi, Allah bunu biliyor. Fillerimizi yapmamıza izin veren de Allah'tır. Allah adildir ama sonumuz önceden takdir edildiyse biz nasıl iyi veya kötü olabilmeyi etkileyebiliriz. Adalet sarsılmış gibi olmuyor mu zahiren? Yani bir hocanın "Sen ne kadar çalışırsan çalış notun belli" demesinin adilliği ile arasındaki fark ne? Cevap: Allah Teâla'nın bir şeyi bilmesi ve takdir etmesi bizi herhangi bir şeye zorlayan şeyler değildir. Bir kere bu ayrımı yapalım. "Allah böyle dilemiş ne yapayım benim elimde değilmiş" diyemeyiz. Allah'ın (c.c) dilemesi bizim dilememize mutlak mânâda mâni değil. Yani biz bir hayır işlemek istediğimizde Allah buna mâni olmaz. Fakat bizim hayır işleyeceğimizi O biliyor, şer ise onu da biliyor. Şerri de hayrı da işlememizin önünü açmış. Bizim irâdemizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor ve bunu yazmış. Biz irådemizi devreye soktuğumuzda O takdir ediyor ve biz işliyoruz. Yani Cenab-ı Hakk takdir ettiği için biz işlemiyoruz. Biz işleyecek olduğumuz için O takdir edip yazmıştır.
1.212 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.