İmam Malik (rahimahullah) şöyle demiştir:
Bidattan uzak durun!" “Bidat nedir?" diye sorulduğunda şöyle cevap verdi:
"Bidatçılar, Allah Teâlâ'nın isimlerinden, sıfatlarından, kelamından, işleri ve kudretinde olmayan sözleri konuşan, sahabelerin ve tabiinlerin sükut ettiği meselelerde sükut etmeyenlerdir.
(İmam Beğavi, Şerhu's Sunne)
Buna göre İslâm'ın öngördüğü nikâh, tarafların karşılıklı rızası ve gönül huzuru, şahitlerin tanıklığı, aile büyüklerinin onayı ile gerçekleşen aynı zamanda herkese ilan ve kadın için belirlenen mehir gibi şartları taşıyan nikâhtır.
Madem O var, sana bakar; sana her şey var. Asıl gurbette, kimsesizlikte kalan odur ki iman ve teslimiyetle O'na intisap etmesin veya intisabına ehemmiyet vermesin...
İsrailoğullarının alimleri, az bir pahaya karşılık dinlerini satarlardı.
Bugünün alimleri! ise dinlerini karşılığında birşey olmadan satıyorlar…
Şeyh Abdulaziz Tureyfi
Muhammed kendisini öldükten sonra Ali'den başka kimsenin yıkamamasını vasiyet ederek, ''Benim avret yerimi görecek kimse mutlaka kör olur.'' dedi. Ali dedi ki: ''Üsame ve el-Fadl perdenin arkasından gözleri bağlı olarak bana suyu verdiler. Yıkamasını bitirene dek her uzva elimi attığımda sanki benimle beraber otuz kişi çeviriyordu.'' (İbn Sad-Tabakat-C:2-S:213)