Nasıl davrandıkları için özür dilemek yerine ,
Nasıl tepki gösterdiğin için özür dilemeni bekleyen insanlar tanıdık...
(...) evrimin bir noktasında beyin, "stratejisini" organizmayı mekân ve zamandaki çevresel dalgalanmalara "tepki vermeye" hazırlamaktan, çevreyi etkin olarak keşfetmeye çevirdi. Bir anlamda beyinlerin evrimi, organizmanın üreme uygunluğunu arttırmak için organizmanın çevreyi (daha sonra göreceğimiz üzere bizim gibi sosyal hayvanlar için önemli olan sosyal çevre de dahil) sömürme ve manipüle etme davranışsal kapasitesini en üst düzeye çıkarma tarihidir.
Sayfa 107Kitabı okuyor
Önemli olan başınıza ne geldiği değil, ona nasıl tepki verdiğinizdir.
Hepimizin de şu ya da bu şekilde travma yaşadığına kesinlikle inanıyorum. Kusursuz ana babalar, kardeşler, komşular, arkadaşlar dünyası dışında nasıl olur da böyle şeyler yaşamazdık? Sonra çoğu şeyin bağlı olduğu, bu travmaya nasıl tepki gösterdiğimiz sorusu var: bu travmayı kabul etmemiz ya da bastırmamız ve bunun başkalarıyla olan ilişkilerimizi nasıl etkilediği. Bazıları travmayı kabul edip onu hafifletmeye uğraşıyor, bazılarıysa yaşamlarını travma görmüş başkalarına yardım ederek geçiriyor ve bir de esas kaygısı, ne pahasına olursa olsun kendilerine daha fazla zarar verilmesinden kaçınmak olanlar var. Bunlar acımasız olanlardır ve dikkat edilmesi gerekir.
Sayfa 52 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
sadece yazarak kızarak tepki veren biri oluşum kendi samimiyetimi utanarak ölçmeme ve kendimden nefret etmeme yol açıyor.
Çünkü kurt doğasından da kaynaklı olarak şunu içkin yoldan bilmektedir:
Kötülük üreten, kötülük üretmeye devam eder ve bununla sadece etrafın değil kendini de yok eder. Ne kadar yaralı da olsam, başkasının yoluna odaklanmam, başkasının eylemlerinden etkilenip tepki geliştirmem, yolumdan sapmam, benim kendi doğamdan/merkezimden uzaklaşmam gerekmiyor.
Sayfa 18Kitabı okuyor
Yanlış adımlar insanı asabi yapar. Asabi insan ise içine attığı gerginliği yanlış tepki olarak yansıtmaya çok müsaittir. Sert sözler incitir, kırar. Kırıcı insanlar, muhataplarının kendilerini kırmasına da zemin hazırlıyor demektir
Sayfa 60Kitabı okuyor
Filistin'de yaşananlara "Filistin topraklarını sattı, bu savaşı hak etti." diyemezsiniz. Çünkü hayır, şu anda Filistin topraklarında yaşanan bu katliam bir savaş değildir, savaşın bile belli kuralları vardır.
Savaşta sivil halk öldürülmez.
Savaşta esirler öldürülmez ve kötü muameleye maruz bırakılmaz.
Gereksiz yere şehirler yakılıp yıkılmaz.
Savaşta çocuklar katledilmez.
Savaşta içinde yaralıların olduğu hastaneler, sığınılan çadırlar bombalanmaz.
Şimdi diyeceksiniz ki savaşta her şey mübahtır, hayır değildir. Savaşın bile belli kuralları vardır.
Aylardır, düzeltiyorum, yıllardır yaşanan bu katliam savaş değildir. SOYKIRIMDIR.
Ve artık gözlerinizi açın çünkü tepki göstermenin Arap veya Müslüman olmakla alakası yok, insan olmakla alakası var. Ve azıcık insanlığınız varsa susmazsınız.
Ve Gazze için üzüldüğünüzde lütfen şu sözü hatırlayın ve umudunuzu kaybetmeyin:
"Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa, bil ki sonu yakındır! Mazlum da ısrarla direniyorsa, bil ki zafer yakındır!"
Hz. Ali (r.a.)
