Merhaba arkadaşlar. Mutlu akşamlar. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisine sonunda başladık. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış setlerinin de dağıtıma hazır olduğunun
Bir paradoksla başlayalım. Batida bir modernlik inşa oluyor.
Nedir bu? Aydınlanmadır, Rönesans'tur, Reformdur. Ulus devlettir, Cumhuriyettir. Bin yedi yüz seksen dokuzdur. Kentleşmedir.
Sınıftır. Kadındır. Modernliğin olmazsa olmazlarıdır bütün bunlar.
Bu anlamda Bati'nın son üç-dört yüzyılda geçirdiği dönüşümleri indirgeyeceğiniz bir
Korktuğumuzda, ölüm tehlikesi veya bize çok rahatsızlık veren bir durumla karşılaştığımızda verdiğimiz tepki, ilk çağlarda yaşayan atalarımızın tepkileri ile hemen hemen aynıdır. Acıktığımızda karnımız guruldar, güzel bir yiyecek gördüğümüzde tükürük salgımız artar, yani ağzımız sulanır, korkunca çenemiz titrer, tüylerimiz diken diken
Hırslı korna sesine tepki olarak Alper, dikiz aynasından arkaya bakıp, yakası açılmadık bir küfür savurdu. Sevgilisini nadiren böyle gören, kavgadan, tartışmadan hiç hazzetmeyen, bu gibi basit meselelerin felaketle sonlanacağını düşünen ve haklı da olsa alttan alan Sedef gülmeyi derhal bıraktı, gerilmişti. "Aşkım tamam sakin," dedi Alper'in elini tutup. Alper âni bir kalkış yapıp önündeki aracı solladı. "Aslında güzel bir sopa yaptıracaksın," diye düşündü asık bir suratla, "üzerine de lsn't it Good Norwegian Wood yazdıracaksın..." "Korkuyorum valla senden," dedi Sedef, "kavga etsek bana da mı böyle davranacaksın?" Alper bakışlarını yoldan ayırmadan, yerini ezbere bildiği düğmeye karanlıkta dokunur gibi Sedef'in elini alıp dudaklarına götürdü. Dudakları daldan dala seken bir serçe gibi gezindi kızın parmak uçlarını. "Sana asla böyle davranmam," dedi âni bir manevra ile Kuzguncuk tabelasından sola dönerken. Hafifçe savrulan Sedef, kendisinde bir fikrisabite dönmüş düşüncesini yineledi: "İlkeler vardır, ilke olarak birine zarar vermemeyi benimsemediysen gün gelir bana da zarar verebilirsin."
Sayfa 206 - Sözler: Korularında açan bir çift kırmızı gülüKitabı okudu
Tavuk yumurtaları üzerine kuluçkaya yatan bir kartalın ne duyumsayacağını biliyor musun, küçük adam? İlk önce yumurtalardan kartal yavruları çıkacağını ve onlardan birer kartal yetiştireceğini sanır.
Ama çok geçmeden onların birer civciv oldukları ortaya çıkar.
Kartal umutsuzluğa düşer, ama yine de onlardan birer kartal yapmaya bakar.
… destekleyici psikoterapi temeldir; güvenlik ve sıcaklık sunabilen, saldırganlığı karşılık vermeden tolere edebilen ve sergilenen ilgi çekme davranışlarına soğukkanlılıkla tepki verebilen bir hekim tarafından uygulanabilir. Bunu başarmak için hekimin kendi karşıt-aktarımına dikkat etmesi şarttır.
Çocuksuz olmam değil,evlenmemem daha çok tepki aldığım şey toplumda." Hiç mi evlenmediniz?" diye sorarlar." Hiç mi evlenip boşanmadınız ?"
" Ay,çok iyi yapmışsınız diyorlar " Kadınlardan gelen tepkiler öyle. Ama şimdi onların hayatlarında kocalarını al hüngür hüngür ağlarlar. O da başka yani. İnsanlar evlilik ve çocuk arasında bağlantı kuruyorlar sanırım.
Kinem Tokdemir
Türkiye uyruklu Yahudileri kapsamasa da Nazi rejiminin Türklere
Avrupalı halk kapsamında bir hukukî statü tanımış olması Türkiye’de
memnuniyetle karşılanmıştı. Burada dikkat çeken bir konu, Türkiye’nin Nazilerin Irk hiyerarşisini ciddiye aldığı kadar, Nazilerin de Türkiye’nin bu uğurda gösterdiği çabaları ciddiye almasıdır.
En azından Türkiye’nin Avrupalılık ısrarıve bu uğurda üretilen çalışmalar Nazi Almanyası’nda meyvesini vermişti.
Fakat Alman Dışişlerinin ısrarı ile alına bu karar, Almanya’yı Türkiye’nin
Ortadoğulu komşularıyla karşı karşıya getirmişti.
Bunun üzerine Almanya ile karara tepki gösteren ülkeler arasında sıkı bir diplomatik trafik yaşanmış; Alman Dışişleri yetkilileri defalarca, sınırlayıcı hükümler içeren Nürnberg yasasındaki ırk tasnifleri ile hiçbir ülkenin veya ulusun hedef alınmadığının, hedefin sadece Yahudiler olduğunun altını çizmek zorunda kalmışlardı.
Ahmet Asker, Nazi Irk Tasnifinde Türkler ve Ortadoğu Halkları,makale, s. 97.
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Journal Of Modern Turkish History Studies XII/25 (2012-Güz/Autumn), ss. 79-99.
Bazı meselelerden, kişilerden geçmek güçtür. Varlığı hatırlanmaz da yokluğu... Bilirsiniz. Erlend Loe, "Varlığını pek düşünmüyorsun ama yokluğunda bir şeylerin eksikliğini hissediyorsun." derken bundan bahseder. Hayat sevgili okur. Varlar, yoklar; geçiyor bir şekilde. Güzel bir hafta olması dileğiyle, var olun.