“…sık sık senin bir teline kıyamadığım saçlarını düşünüyorum burada. Kıvır kıvır, tel tel, yürüdükçe seninle birlikte havalanan, beni yer yüzünde başka bir ihtimalin olabileceğine inandıran saçların. Sıcakta topladığın, soğukta yüzüne düşürdüğün, yemek yaparken arkada bağladığın, denizden çıkarken geriye attığın, bana bakarken parmağının ucuyla oynadığın; ördüğün, taradığın, boyattığın; kestirince pişman olup ağladığın, uzatınca sevindiğin, sonra tekrar sıkıldığın, kırıkları kalbine batan…”
Taşkale Cezaevi… C-6 Koğuşu… Hepsinin işlediği suç ortak: Cinayet… Fakat birbirinden farklı hikâyeleri olan 6 mahkum… Sıradan cezaevi hayatları Barana isimli yeni bir mahkumun gelmesiyle değişiyor. Üstelik Barana müebbet hapis cezası almış olmasına rağmen başından geçenler konusunda, ser verip sır vermiyor…
Biz kitabı mahkumlardan birinin,
Eğer gerçekten olmasını çok istediğiniz bir hayaliniz varsa ve yolunuza çıkan olumsuzluklar sebebiyle umudunuz azalıyorsa, sakın vazgeçmeyin... Yüreğinizin sesini dinleyin ve işaretleri takip edin. İstediğiniz şey eninde sonunda olacaktır çünkü Evren yani aslında bizi yaratan El, bunu duyuyor ve biliyor.
Bazı kitaplar vardır başucundan ayırmak istemeyeceğiniz; kendinizi kötü hissettiğinizde ya da umutlarınıza tutunmak için bir sebep aradığınızda açıp okumak isteyeceğiniz... İşte o kitap benim için artık Simyacı. Tam da böyle umutsuz hissettiğim bir anda okuduğum için zamanlaması bence bir işaret
Bir maden arayıcısı varmış, zümrüt aramak için herşeyini terk eden. Beş yıl boyunca dokuz yüz doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz taş kırmış ve artık vazgeçmiş. Oysa zümrüdünü bulmak için bir taş tek bir taş daha kırması gerekiyormuş. Yani istediğiniz her neyse vazgeçmeden ona giden yolda yürümeye devam edin, zira ben öyle yapacağım
Kitapta Santiago isimli gencin, rüyasında gördüğü hazineyi bulmak üzere Mısır’a doğru yola çıkması ve başından geçenler anlatılıyor ama bu kitap asla sıradan bir roman değil. Okumayan herkese ilk tavsiyem olacak
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207bin okunma
Bir gelecek düşünün, herkesin mutlu olduğu, aynı düşündüğü, kimsenin hiçbir şeyi sorgulamadığı, endişe etmediği, kimsenin hiçbir şeye üzülmediği, insanların istedikleri herşeye sahip olduğu, yani gerçekten herkesin mutlu olduğu bir gelecek. Peki bu nasıl olabilir?
Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde kavonazda üretilen ve mutlu olmak için şartlandırılarak büyütülen insanlar ile yaratılmış yapay bir dünya. Aldous Huxley’in ütopyası. Nasıl bir öngörü 1932 yılında bir insana böyle bir kitap yazdırır bilmiyorum.
Henry Ford’un otomativ fabrikasında taşıyıcı üretim makinesini kullanmaya başlamasıyla endüstri üretiminde çok büyük bir devrim olmuş ve yazar Ford’dan sonrasını bu şekilde hayal etmiş. Ama kendisi de şaşırmış sonrasında: “O zamanlar bunu gelecekte altı yüzyıl sonraya atmıştım. Bugün tek bir yüzyıl içerisinde bütün bu dehşet üzerimize çökebilecek gibi görünmektedir.” demiş.
Peki öyleyse soruyorum size? Herşeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada gerçek mutluluk olur mu?
Cesur Yeni Dünya, kitap kulübümüzün 2.kitabıydı ve çok keyifli bir canlı yayın yaptık. Siz de eğer katılmak isterseniz Instagram’dan mesaj atabilirsiniz. Genel olarak okuması zor bir kitap olsa da verdiği mesajlar çarpıcıydı. Bilim-Kurgu türünde okumayı sevenlere tavsiyemdir.
Bu arada kitaba kesinlikle baştaki sunuş ve önsöz kısımlarını okumadan başlayın
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,3bin okunma