hayat uzuyor ve ölüm gitgide erteleniyor. ölmekte olanları ve ölüleri görmek, artık sıradan bir şey değildir. hayatın normal seyri içerisinde ölüm kolayca unutulabilir… ölüme karşı çağdaş tutum, genel olarak onu yaşamın son safhasına bırakmaktır. o da şayet cenaze planlaması yapılacaksa
İnsan dünyanın güzellikle dolup taştığına inanıyor - bunun nedeninin kendisi olduğunu unutuyor. Yalnızca kendisiydi, dünyaya güzelliği armağan eden, ah!
“Erkek kadına referansla değil, kadın erkeğe referansla tanımlanır ve farklılaştırılır. Kadın rastlantısal olandır, özsel olana karşıt olarak özsel olmayandır. Erkek öznedir (ben), mutlak olandır, kadın ise Öteki."
“İnsandaki büyüklük için ifadem amor fati'dir: başka bir şeyi istememek, ne ileriye ne geriye ne tüm bengiliğe doğru. Zorunlu olana ne yalnızca katlanmak, ne de gizlemek onu-her türlü idealizm zorunlu olan karşısında yalancılıktır- aksine, sevmek onu...''
“hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz.”
“... bu sözler verilen kararı çabucak unutup ondan da hızlı şekilde yeniden buluşmayı planlamak içindir. ben böyle biri değilim. ben gerçeği tercih ediyorum; muhtemelen sizinle bir daha hic karşılaşmayacağımız gerçeğini yani.”
“eşikle yüzleşmeden eşiği tam olarak kavrayamaz insan.”
aslında bir eşiktir insan. kendi eşiğini fark edebilmesi ve kendi eşiğine dair fikirler edinebilmesi için en çok da kendisini aşması gerekir. kendinden çıkmaktır belki de bu.
nietzsche'nin deyimiyle insan sahiden kirli bir nehirdir, kişinin kirlenmeden kirli bir nehri içine alabilmesi için derya olması gerektiğini vurgular.
insan, üst-insan ve hayvan arasında kalmış bir varlıktır. bu yüzden insanın sürekli bi çaba halinde olup, en büyük eşik olan kendisini aşması gerekir. diğer bir açıdan insan olmak, eksik yanlarının ve bir noktada kusurlu olmanın sonucudur.
“kimsin?" "ne iş yapıyorsun?” ya da "nerelisin?" bu soruların tamamını yüzeysel sorular olarak düşünüp, aynı yüzeysellikte bir cevaptan daha fazlası için kendimizi yormuyoruz bile. Ama kafalarına silah dayasanız bile birçok kişi bu sorulara verecek gerçek bir cevap bulamayacaktır. biraz olsun zaman ayırıp nasıl olduğuna ve neyi temsil ettiğine dair hiç düşündün mü? yoksa önemsiz şeylerin peşinde koşmakla, yanlış etkileri taklit etmekle ve hayal kırıklığı, başarısızlık dolu ya da var olmayan yollarda yürümekle mi meşgulsün?
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · İş Bankası Yayınları · 202315,4bin okunma