Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
“Günümüz insanı, yaşadığı tarih döneminin kendi hayatı açısından taşıdığı anlamı kavrayamamaktadır. Kendi özdenliğini korumak için moral duyarlığını yitirmekte; kendi özel yaşamının dışındakiler ile, kendinden başkaları ile İlgilenmemeyi tek çıkar yol saymaktadırlar. Bu durumda da kendini yalnızlık içinde hissetmekte; içine düştüğü bu kapan karşısında yılgınlığa, umutsuzluğa sürüklenmektedir.”
Sayfa 14 - DER Yayınları
Reklam
Diğer yandan, gene çağdaş insanın düşünce yeteneklerini geliştirmesi de buna yetmemektedir. Bu alandaki çabaları, kişinin sınırlı moral enerjisinin tükenmesinden başka bir sonuç vermemektedir.
“Grand Teori” kurucusu olmayı yeğleyenler diye adlandırdığım düşünürlerden bazılarındaki bu kavram geliştirme tutkusu, sonunda, kendilerini onlara bile çok fazla gelen kavram yığını karşısında bırakmıştır. Çağdaş Amerikan toplumbiliminde bunun en iyi örneği Talcott Parsons' m çalışmalarıdır.
Diğer yandan, toplumbilimcilerin hemen nerdeyse her konuda birer araştırma teknisyeni olup çıktıklarını görmekteyiz. Bu tür toplumbilimciler çeşitli yöntemleri yücelte yücelte bunları başlı başına bir Yöntembilim (Methodology) biçimine sokmuşlardır.
Bir uçta, demek ki, standartlar ve yaptırımlarla kurumlar; bir uçta ise anomie durumu bulunmakta; Yeats’in dediği gibi, ortada bir durumda kalmak söz konusu olmamakta; ya da, bence, normatif düzen sona ermektedir.
Reklam
Bir kurumu meydana getiren rollerin her zaman “ortaklaşa benimsenmiş beklentilere dayanmaları” ve “birbirilerini tamamlama” niteliğine sahip olmaları gerekmez. Orduda askerlik yapanlar, fabrikalarda çalışanlar, ya da, evli olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır! Bunlar da kurumdur. Bu kurumlarda, bazı kişilerin beklentileri, diğerlerinin onlardan beklentilerine oranla daha önde gelmektedir. Bunun nedeni, bu kişilerin diğerlerine oranla daha büyük iktidara sahip olmalarıdır. Bu bakımdan, tam olmasa da, biraz daha toplumbilimsel bir ifade ile şöyle diyebiliriz: Kurum, otorite yönünden derecelendirilmiş bir roller destesidir.
Parsons’un kitabını iki üç cümlede özetlemek de mümkündür; “Önce şu soruluyor: Toplumsal düzen nasıl olup da kurulmuş bulunuyor? Buna şu cevap veriliyor: Ortaklaşa kabul edilen değerler sayesinde.” Hepsi bu değil, ama özü bu. Bir kitap için bu denli kısa özetleme olabilir mi? Olabilir. Örneğin benim kendi kitabımın özü de şöyle ifade edilebilir: "Kısacası, Amerika’yı kimler yönetiyor? Bütünüyle, sadece kendi başına yöneten biri yok belki, ama bir yönetici grup varsa, o da “iktidar seçkinleri" denen topluluktur.” Ya da, şimdi okumakta olduğunuz kitabımı özetleyeyim: Sosyal bilimler neden söz eder? İnsandan ve toplumdan söz etmesi gerekir; bazen bu böyle olmaktadır. Sosyal bilimlerin amacı, çeşitli sosyal yapılarda biyografi ile tarihi ve ikisi arasındaki ilişkileri açıklamaktır."
Herhangi bir toplumda tutarsızlığın mı, yoksa tutarlılığın mı başat olduğu “insan doğası,” “toplumbilim ilkeleri,” ya da “Grand Teori” yargılarına dayanarak kestirilemez. “Arı tip" denebilecek toplumlar tasarlayabiliriz; kusursuz bir disiplini olan toplumsal yapılar düşünebiliriz. Ama bu tür toplumlarda bile, güdümlenen insanlar kendileri için belirlemiş rolleri aksatmadıkları halde, güdücü değerleri benimsemiyor; dolayısıyla, düzenin haklılaştırıcı inançsal temellerine katılmıyor olabilirler.
Eski Yunanın budalalaşmış kimseler için verdiği" salt kendinden ibaret adam” tanımını hatırlayacak olursak, kabul etmek gerekir ki, çağdaş toplumların çoğunda, yurttaşların çoğu budalalaştırılmıştır. Bu ruhsal durum - bu konuda hiç ulu orta konuşmuyorum; tersine, ne dediğimi çok iyi bilerek konuşuyorum, bence çağdaş siyasal entelektüeller arasındaki hastalıkların, bozuklukların olduğu kadar, modern toplumdaki akıl almaz birçok siyasal sorunların da başlıca nedenidir.
Reklam
Ayrıca, “Grand Teori” nin bir başka özelliği de, özsel nitelikte hangi önemli sorunları ele almak zorunda kalmışsa bunu açık - seçik ortaya koyamamış olmasıdır. Daha kötüsü: “Grand Teori”nin anlatımının çoğu kez değer yüklü olması ve bir yığın ne olduğu anlaşılmaz, her yana çekilebilir kelimeleri kavram diye kullanmasıdır.
Parsons’un genel kuramı, toplumsal düzeni daha açık bir biçimde görmek; insanların ve kurumların kendi somut varlıklarını bulacakları, görecekleri tarihsel gerçeklikler olarak ifade edilebilecek sorunları çözüme kavuşturmak çaba ve isteğinin ürünü değildir. Tersine, “Grand Teori" bu sorunlara çok yükseklerden bakmaktadır. “Grand Teori”nin temel aldığı sorun, işleniş biçimi, bulup önerdiği çözümler temelden kuramsal niteliktedir.
“Grand Teori” gibi, Soyutlanmış Deneyimcilik de üzerinde uzun uzun durulmuş, çalışılmış bir düşünce ürünüdür. Ne var ki, her ikisi de, sosyal bilimlerden asıl beklenen görevleri yüklenmekten bile bile kaçınmaktadırlar. Toplumsal konularda yazılan eserler için yöntem ve kuram sorunları elbette ki uzun uzadıya durulması gereken konulardır. Ama, Grand Teori ve Soyutlanmış Deneyimcilik için yöntem kuram kısıtlanmışlığı, ürkekliği bilimsel bir engel haline gelmekte; yöntembilimsel kısıtlanmışlık kavram fetişizmine koşut bir çizgi boyunca artmaktadır.
Sosyal bilimlerle uğraşanla­rın sayıca artmaları, kuşkusuz, istenen bir şeydir. Ama bunun istenir bir şey olmasının nedeni, sosyal bilimlerin akşamdan sabaha dünyayı dertlerinden kurtaracak ol­ ması değil, bu yolla, sonunda, bütünlüklü ve toplumsal sorunları anlayıp çözümlememize yardımcı olabilecek bir sosyal bilimin oluşturulması işinin daha bir ciddiye alınmasının sağlanabileceğinin umulmasıdır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Bu durumda, “Grand Theory" felsefeciler arasında rastlanan önemsiz - belki bazı genç akade­misyenlerin kapılabileceği bir eğilim olarak; soyutlan­mış deneyimcilik de bilim felsefecileri arasında görülen teorilerden biri olacak, toplumsal araştırma ve incele­ melerde kullanılan yöntemler arasında da yararlı bir aksesuar olarak kalacaktı. Bu ikisinden başka anlayışlar olmasaydı, yüceler­ deki yerlerinde yan yana sadece bu ikisi olsaydı, içinde bulunduğumuz konumumuz gerçekten pek acıklı olur­du. Her ikisinin de getirecek olduğu, insan ve toplum hakkında pek bir şeyler öğrenemeyeceğimizi kanıtla­mak olacaktı. Birincisi biçimsel ve bulanık çağdaşlaşma düşmanlığı nedeniyle; İkincisi ise biçimsel ve bomboş akılsızlığı nedeniyle bu noktaya varacaktı.
Sayfa 128Kitabı okudu
Bir noktaya kadar, denebilir ki, öğrenci tutsak kılınmış bir dinleyicidir, bir noktaya kadar, öğretmenin anlatacaklarına bağımlıdır; öğretmen öğrenciler için bir model olma durumundadır. Onun görevi, kendini yetiş­ tirmiş düzenli bir “kafanın” nasıl düşündüğünü ve değer­lendirdiğini elinden geldiğince canlı bir biçimde göstermektir. Öğretmenlik sanatı, çok büyük oranda, yüksek sesle, ama anlaşılır, akla uygun biçimde düşünme sa­natıdır.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Öğret­men olarak hiçbir şeyi desteklememesi gerekir, kendi tercihini ortaya koymadan önce, sorunla ilgili tüm moral seçenekleri bütün açıklığı ile ortaya koyması; kendi tercihini belirttiği her seferinde bunu da yapmaktan ka­çınmaması gerekir. Bu anlayışla, bu üslupla yazmak ise, çok sıkıcı ve kuru olmaktadır. Ders vermekte ger­ çekten başarılı olan kimselerin yayınlarının pek başarılı olmayışının bir nedeni de budur.
Sayfa 135Kitabı okudu
Ama işin doğru olmayan yanı, Ernest Jones’un savladığının tersine, “kişinin baş düşmanının ve karşısındaki en büyük güçlüğün kendi özündeki anlaşılmaz nitelikler ve içindeki karanlık güçler” olmadığıdır. Bugün, bireyin karşısındaki büyük tehlike, çağdaş toplumun kendi yapısındaki kavranması zor güçlerdir. Yabancılaşmaya yol açan üretim yöntemleridir; siyasal görevlere gelebilmenin belirli çevrelere kapalı tutulmasıdır. Uluslararası hayatta bunun yarattığı anarşidir - tek kelimeyle, bireyin “doğasını", yaşam koşullarını ve amaçlarını alt-üst eden varolan bu toplumun yapısal güçleridir.
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.