Kan dolaşımını inceleyen bir adamı okumuştum. Mikroskopla tabi. Kendi deyimiyle, kandaki mikro organizmaların didişmelerini, çatışmalarını, vuruşmalarını, birbirlerini yemelerini izlerken mest oluyormuş. Günden güne daha fazla incelemiş. Bir takım mikro organizmalara diğerlerinden fazla ısınmış ve taraf tutmaya başlamış. Desteklediği mikro organizmalar galip olunca ölmüş tabi. Çatışma ve kaos sanrısı mikro organizmaların enfes halaylarını görmesine mani olmuş yani.
Nefesiyle sorunu olan bir başkasını okumuştum. Parmağıyla aynı parmağına dokunamadığını, dişini ısıramadığını, dilini tadamadığını, gözünü gözleyemediğini fark edenlerdenmiş. Bu duruma çok bozuluyormuş. Nefsten dem vurmaya başlamış. İçimde nefs diye bir şey var, sürekli aleyhimde faillik yapıyor namussuz filan falan. Anlayacağınız kendini bölmeye çalışmış. Eline hangi nesneyi geçirse silaha dönüştürmüş ve saldırmış nefs denen şeye. Akıbetini bilmiyorum, yazmamış yazan.
Bu kişileri yazanlar ne anlatmamak istediler acaba?