Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba

Ve umut kesilir de bir gün ölümle artık En uzun mektuplardan birkaçı çekmecelerde. Var mıydık? Belki… biraz
Sayfa 613 - YKY
Reklam
Değişir neye dokunsam Neye sürsem elimi Durmak yaşamak değil Ölümse daha yeni.
Sayfa 576 - YKY
Kalıyoruz bir süre böylece Ve artık pek konuşmuyoruz Sesler ve sözler çekip gidiyor nesnelerinden Derken kıyımıza çekiliyoruz biz de Bırakıp denizi ölüleriyle Keçi yollarından geçip dar sokaklara giriyoruz.
Sayfa 500 - YKY

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gereksiz bir hüzün sanki Takılıp kalmıştı ruhlarımıza
Sayfa 498 - YKY
Karşılıklı sevginin özgürlükle de, bağlılıkla da hiçbir ilgisi yoktur. Sevgi demek çelişki demektir. Denge bozulmalı, çelişkiler altüst etmeli her şeyi. Gruşenka ve Dimitriy’i anımsayın. Çelişkiler ayırdı onları, çelişkiler birleştirdi sonra. Mutluluk sürüp giden çekişkilerdir.
Sayfa 486 - YKY
Reklam
Çok tuhaf! Sevgiyi sevgiyle yıkmak istedik sanki. Tam öyle işte(…) Öyle ki, içinde bulunduğumuz boşluğu bir heykel yaratır gibi yonta yonta, sonunda yokluk denen anıtı tamamlayıverdik.
Sayfa 486 - YKY
Ey bir kır yolu, pembe bir bulut Bir yağmur sonrası, bir günbatımı Geri vermez misiniz bana Bir yüzün her şeyden önce belli belirsizliğini Sonra da belki daha yakından Bir duruşu, bir durgunluğu ve Ne bileyim işte kısa bir dalgınlığı Ardından Sessizlikle kuşatılmış o tanıdık sözleri Ve hatta bir sarılışı O içten öpüşleri Bilmem ki Geri vermez misiniz bana.
Sayfa 473 - YKY
Ey geçmiş! silindikçe bugünle dolarsın. Ey şimdi! geçmişle süslenirsin sen de. Ey zaman aralıkları, zaman aralıkları! bilmem ki ne isterdiniz bir gidiş-dönüş biletine.
Sayfa 465 - YKY
Gerekli miydi çok, gözleri kapalı, kolları kırık, anlamı çoktan yirmiş heykeller gibi bir şeyler sevindirmek aramızda?
Sayfa 463 - YKY
Çok gerekli bir şeyi ararken dalıp gittiğimiz olur ya bazen bir buluta, duvardaki bir çatlağa, ne bileyim işte, bir güvercinin boşluğu bir cennet gibi oymasına. Tam böyle mi bulurdum seni? Bulamaz mıydım yoksa? Çok sevmek sevmemenin içgüdüsel bir çılgınlığı mıydı acaba?
Sayfa 462 - YKY
Reklam
Kar yağıyordu sürekli. İçimize yağıyordu, dışımıza yağıyordu. Oysa bir otel odasında, odanın varlığına duruşlarımızı uydurmuş, bir ‘uzak-yakınlığa’ koşullanıyorduk. Karşımda duruyordun , hemen karşımda. Çok uzun bir yolculuktan yeni dönmüştün. Yani kendinin bir o kadar uzağına düşmekten. Saçların saçlarınla, boynun boynunla, her yerin her yerinle tek çizgide tek uyumda birleşiyordu da… yüzün mü? Merdivenlerden bir iniş gibiydi yüzün. Ama sevgiyle doluydun her zamanki gibi, beni de aşan bir sevgiyle. Oysa sevmek belirsizlikti benim için. Anlamı baktığı yerde kalan bir çift göz imgesiydi. Öyleydi.
Sayfa 462 - YKY
Yüzyılların tortusundan yaratılmış gibiydi. Yüzüyse her çağa uygun bir yüzdü. İç çekişi ilkel bir gülümsemeyle kucaklaşırdı, ağlaması çok eski bir şarkıyla. “Uzaklardan geldin, atını değiştirdin, yeniden uzaklara gittin, uyanınca baktın ki yola çıktığın yerdesin,” derdi. Ve derdi: Ayrılıklar tanışmamış gibi olmanın gene de bir suretidir. Ey suret! neden iki kişisin?
Sayfa 461 - YKY
…gayet titiz biçimde üstlendiği sorumluluklarının gururunu taşıyor ve bunun kendisi için yeterli olduğunu düşünüyordu. Halbuki, birisi ona “Yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey,” demiş olsaydı, o da kendine gelirdi. “Olamaz,” derdi “muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki, insan, ‘artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş,’ diyebilmeli.
Sayfa 57 - İletişim Yayınları
Ne yapsam bütünleşemiyordu olup bitenler bende. Oluşuna şaşırmış bir çakıl gibiydi yüzüm. Dümdüz, çizgi tutmayan bir çakıl gibi. Tek bir anlam çizgisi yer etmemişti yüzümde ya da bana öyle geliyordu. Dışımdaki varoluş biçimleri, dışımdaki devinimler de durumumun yansımasıydı bir bakıma. Tanrı adı gibi bütün adlar, tanrı yüzü gibiydi bütün yüzler. Dünyaya sığınmış bir dünyaydı karşımdaki.
Sayfa 451 - YKY
7,8bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.