Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma Tutku

Şeyma Tutku
@tutkusym
Hiçbir tutkusu yoktu ama inatçı küçük arzuları çok boldu ve onları tatmin ettiğinde öl­çüsüzce mutlu oluyordu.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Onu kurtarmak için giriştiğim bu umutsuz çabanın temel nedeni, ona duyduğum aşk olmadan yaşamımın bomboş ve anlamsız olmasıydı. Jacques, neyse oydu; ama uzaktan, olduğundan daha fazla, daha yüce görünüyordu. Benim için her şey demek oluyordu. Sahip olmadığım her şey demek oluyordu
Sayfa 250Kitabı okudu
Onlarınki, bir çeşit huzursuzluğa, kargaşaya tapınmaktı. Kafası çalışan her genç, bu bunalımın bir peygamberi sayılıyordu. 1925 yılında Paskal­ya'dan önceki büyük perhiz sırasında, Peder Sanson, Notre-Dame'da verdiği vaazda "insan bunalımından" söz etmişti. Yıpranmış, tükenmiş bir ahlak görüşüne karşı duydukları tepkiyle, en gözü kara olanlar, İyinin ve Kötünün varlığından dahi kuşku duyacak kadar ileri gidiyor­ lardı. Bu gençler Dostoyevski’ nin Ecinniler'ine. hayrandılar. Dostoyevski, bir ilahtı onlar için.
Sayfa 220Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çevrene bir bak: Yanlarında somut birşey duyabilsinler diye kaldırımın ortasından kaçarak duvar diplerine sokulan ne çok kişi var; bazıları sanki bir gitarın tellerine dokunuyorlarmış gibi, ellerini par­ maklıklar boyunca sürüyorlar.» Parmaklarına baktı: «Nes­ nelere dokunmak kadar kesinlik taşıyan hiçbir şey yok.
Sayfa 136Kitabı okudu
HİÇ KİMSE ONU NASIL KENDİMDE TAŞIDIĞIMI BİLEMEZ. Ben bir gül büyütüyordum. Çocukluk gecelerimin karanlıklarından alıp getirmiştim, benimle onu. Ben yollarda yürürken, ben taşıtların arasında sıkışıp sıkışıp kalırken, kalabalıklardan geçerken, onu en güzel, en sessiz köşemde nazlatırdım.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
Hikayeye nasıl başladığımı bilmiyorum. Kendiliğinden oldu. Şimdi onu iyice biliyorum. Acemi biri, "Kapıyı çarptı. Çıktı" der. Yanlış. Kapıyı çarpıp çıkan biri, bir süre sonra geri döner.
Sayfa 207Kitabı okudu
"Meli, şekerim, halden anlarız." Halden anladıkları yerde ben, anlayışsızlıklarından boğuluyorum.
Sayfa 161Kitabı okudu
Ben o şarkıyı, o ışığı istiyorum. O kadınları yıldıran sıkıntıyı istiyorum. Ne demek istediğimi anlatamıyorum kendime de. Çözümleyemiyorum. Düşten, kuşlardan, iskele meydanından vazgeçemiyorum. Hepsi birden de beni boğuyor...
Sayfa 149Kitabı okudu
Canı sıkılıyordu kadının. Herkes gibi değildi. Maral gibi bir kadındı. Şarkıyı duyuyordu. Adamın duymadığını biliyordu. Adamın canı sıkılmıyordu; rahattı. Onun için gitmedi adamla. Bavulunu sımsıkı kavramıştı sapından. Dimdik yürüyordu. Canı sıkılan biri gerekti ona. Onu arayacaktı. Kuşlar birden güneşe doğru uçmuşlardı
Sayfa 147Kitabı okudu
Canı sıkılıyordu kadının. Herkes gibi değildi. Maral gibi bir kadındı. Şarkıyı duyuyordu. Adamın duymadığını biliyordu. Adamın canı sıkılmıyordu; rahattı. Onun için gitmedi adamla. Bavulunu sımsıkı kavramıştı sapından. Dimdik yürüyordu. Canı sıkılan biri gerekti ona. Onu arayacaktı. Kuşlar birden güneşe doğru uçmuşlardı
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
İnsanın evi çok güzel olmayabilir diye düşünürdü. Ama evine giden yol, ille güzel bir yol olmalıdır.
Yalnızlar geliyor... Onları gözlerinden bilirim. Kalabalık caddelerde, ıssız kır yollarında, dairelerin loş koridorlarında...Nerede rastlarsam rastlayım hemen tanırım. Alaycı erkekler görürüm. Kısılmış gözleri ve sımsıkı kapanmış dudaklarıyla. Kahredici bakışları bende kalır. Kadınlar bilirim, kabadayı ve yırtıcı görünüşlerinin, boyaların, kokuların altında ürkek, yalnız kadınlar.
O sevmek dediklerini bi tek ihtiyar dedemin ellerinden duymuşum bi de Yalçın'ın dilinden lakin onun dilini anlamamıştım esasında o sevmek işte bi türküymüş demek ak saçlı bir dedenin türküsü bi çaresiz ihtiyarın çatlak sesiymiş Yalçın nereden bilsin?
501 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.