Ne sandınız ya? Gördüğünüz her şey, şu ev, şu arsa, şu tarla, şu... Hepsi ölümün üzerine tapuludur. Haberiniz olsun, elinizdeki belge ve evrakların hepsi sahtedir. Adına "resmiyet" dediğimiz şey, sahteliğin meşrulaşmış halidir.
"Bu kadar komik bir yer hiç görmemiştim" diyor. Bunu söyleyen kişi, o ana kadarki ömrünü ormanda geçirmiş ve ilk defa çöl görmüş biri.
Demek ki insan, alışkanlıkları sayesinde fikir sahibi oluyor.
Gökırmak kıyısındaki bir çay bahçesinde çayımı yudumlarken, gözleri fırıl fırıl dönen garsonla gözgöze geliyorum. Ya sonra? Defterimi çıkarıp şunu yazıyorum: "Şurası bir gerçek ki, sadece şehirler değil, artık kasabalar da dışarıdan gelenlere misafir değil, müşteri gözüyle bakıyor."
yaşıyorum, beni meşgul etmeyin.
bu bir cümledir. ama isterse bir dize de olabilir, özlü söz de. insan da böyledir. ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.
soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz.
ısınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren, her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz.
ilk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.
aşk da böyledir işte.