Şule Gürbüz'den okuduğum ikinci kitap oldu, İlki Coşkuyla Ölmek kitabıydı. Kambur ise yazarımızın ilk kitabıymış. 18li yaşlarda yazdığını okudum. 18 yaşında bir gencin kaleminden çıkmasına karşın başarılı bir kitap. Alıntı yapılacak ve üzerinde düşünülecek cümleler epeyce var.Öyle su gibi akmaz. Kambur olan kahramanımızın bilinçakışı
“Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez , özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar . Unutamamak . Belleğin kaçınılmaz intikamı . Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer , bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır. “
''...
... Unutamamanın bu kadar kahredici, çıldırtıcı olduğunu bilmezdim...
Sevmek bir bakıma unutamamaya mahkum olmaktır... Unutulmak; ikimize de aynı kadehlerden tattıracağın bir içki olmalıydı... Unutamamak, sarhoşluğumuzu kamçılayan bir kırbaç olmalıydı... Oysa şimdi, unutulan da benim, unutamayan da...
... Seni çıkarıp atmak da elimde değil, sana gelmek de... Gelebilsem ne değişecekti ki? Beni hatırlayacak mıydın? Hatırlasan da sevinecek miydin gelişimden? Gözlerinin içi gülecek miydi? Hiç konuşmadan, 'Ben de seni özledim,' diyebilecek miydi ellerin? Hayır, değil mi? ...
...