“Şu anda hayatımın en iyi yıllarını harcadığımın daha önce hiç olmadığı kadar farkındayım. Bunu biliyorum ve tanrı bunu kanıtlamak için seni, güzel meleğimi bana yolladığı için bu uyanış daha da canımı yakıyor. Şu anda yanında oturup seninle konuşurken geleceği düşünmekten korkuyorum, çünkü geleceğimde daha fazla fazla yalnızlıktan ve bu bayağı, verimsiz hikayenin devamından başka bir şey göremiyorum. Senin yanında, gerçek hayatta, bir rüyada değilken, çok mutlu olduğum bu andan sonra artık bu anı hayal etmekten başka yapacak neyim var ki? En başta beni çevirmediğin, hayatımda en azından iki akşam gerçekten yaşadığımı söyleyebilmemi sağladığın için Tanrı senden razı olsun,canım!”
Bir gün sana bütün gücümle ve bütün ümitlerimle "Gel," diyeceğim. Bu üç harflik kelime sevgilerimi, özlemlerimi anlatacak sana. Benim için nasıl vazgeçilmez olduğunu söyleyecek. Sesimi belki bir gece uykunun arasında duyup ansızın uyanacaksın. O zaman ne kadar uzaklarda olursan ol, geleceksin, biliyorum. Uyandığın zaman bu bir gecenin değil, boşa giden bir ömrün uykusundan uyanış olacak
Ulusal kurtuluş, ulusal uyanış, ulusun halka iadesi ya da Commonwealth, hangi adı, hangi en yeni ifadeyi kullanırsanız kullanın, sömürgesizleştirme her zaman şiddet içeren bir olgudur.
+ Yürümeyi sevmeyen kadınlara hep üzülmüştümdür, çok şey kaçırıyorlar. Hayatın öyle nadir, güzel anlarını kaçırıyorlar ki...
- Biz kadınlar zaten hayata dair pek az şey öğrenebiliyoruz.