Çehov’a o yetenekli, veremli ve alçakgönüllü Rus’a sevgi ve hayranlıktan başka ne duyabilir insan. Ama boşa gitmiş kırık ve kederli hayatlarını Çehovcu denen bir duyarlılıkla estetikleştiren, hayatlarının sefaletinden böbürlene böbürlene bir güzellik, bir yücelik duygusu alan okurlar için üzülür, bu okurların teselli ihtiyacını karşılamayı bir kariyere dönüştüren işbilir yazarlardan da nefret ederdim
…
Bakın bize, acılarımıza ve yaralarımıza bakın; biz ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar da özeliz! Acılar bizi sizlerden çok daha ince ve duyarlı kıldı. Siz de bizim gibi olmak, sefaletinizi bir zafere, hatta bir üstünlük duygusuna çevirmek istiyorsunuz değil mi? Öyleyse inanın bize, bizim acılarımızın hayatın sıradan hazlarından daha zevkli olduğuna inanın yeter.
Kitap 12 yıl boyunca Atatürk’ün kütüphaneciliğinin yanında yardımcısı,
gezilerinde eşlikçisi olmuş, özel hayatına tanıklık etmiş Nuri Ulusu’nun hatıralarını naklediyor.
İlk bölümlerde tartışmalı konularda yapılan yorumlar hoşuma gitmedi ancak bir süre sonra bunun bir tarih-araştırma kitabı olmadığı, Atatürk’ü çok seven O’na kalben bağlı bir insanın anıları olduğu gözüyle okumaya başladım ve bu bakış açımı tamamen değiştirdi. Karşımızda iyi niyetle ancak son derece amatör bir ruhla yazılmış bir eser var. Atatürk’ün sert, kararlı ancak bir o kadar şefkatli ve adil tarzını, espritüel kişiliğini, bazen çocuk ruhuyla küsmelerini, barışmalarını, vizyonerliğini, ev hayatıyla ilgili alışkanlıklarını, çocuklarla ilişkilerini v.b. görebileceğiniz güzel tat bırakan bir kitap.
Bu dünyanın sıra sıra görüntüler, bir dizi yanlış yorumlanmış işaretler ve körükörüne benimsenmiş birtakım alışkanlıklardan oluştuğunu, asıl dünyanın ve hayatın bunların içinde ya da dışında, ama yakınlarda bir yerde olduğunu acıyla biliyordum.
İyi niyet ( Necip), aşk (Ka), şefkat ve mantık (İpek), kıskançlık (Kadife), hırs (Lacivert) ve daha nice duygunun sarmaladığı siyasi bir alegori, bir Türkiye minyatürü. Kitabın kurgusuna hayran kaldım. Üstkurmaca yöntemi kullanılarak okuyucunun merakını arttıracak ufak tüyolar verilmesi, hikayeye devam etme isteği uyandırıyor. Benim için kitabı beğenip beğenmemede hiç önemi olmasa da, karakterlerin siyasi ideolojileri, bu akıma kapılmalarının temelleri ya çok detaylı verilmemiş ya da bana bu duygu geçmedi. Bunu söylememin tek sebebi Orhan Pamuk’un bu kitabın siyasi bir roman olduğunu üstüne basa basa belirtmesi. Tabi ki bir tarafın haklı olduğuna kesin hüküm verilen bir kitap olmalıydı demiyorum ama ideolojik altyapılarını da açık bir dille söylenmesini-yazar için riskli olsa da- tercih ederdim. ‘Siyasi kimlikleri ne olursa insan insana özgü hırslara, zayıf noktalara, mutluluk hayaline sahiptir’ fikri geçiyor evet, ama bu siyasi roman tanımına ne kadar giriyor emin değilim.
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,5bin okunma