Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şerife

Yapacak hiçbir şey yoktu, duyacak hiçbir şey yoktu, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli olarak insanın çevresinde hiçlik, zamandan ve mekandan mutlak anlamda yoksun bir boşluk vardı. İnsan bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu, sürekli gidip geliyordu. Fakat sonuçta düşüncelerin de, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar; onlar da hiçliğe dayanamazlar. İnsan bir şey bekliyordu, sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu, düşünüyor, düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan soyu zayıf, kırılgan, ölümlü, her türlü hastalığa, kazaya, acıya açık ama kendini avutarak yaşıyor, bunları unutuyor. İşte anahtar kelime bu; hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Sayfa 26 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor
İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.
Sayfa 13 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayvanlar ölümü anlıyor ama insanlar anlamıyor. Can denen şey, her türlü yaralanmaya, berelenmeye açık haldeki insan bedeninden bir saniyede çıkıp gidiveriyor ve insanlar bunun sonucunda aklını kaçıracak kadar sarsılıyorlar.
Sayfa 13 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor
Uğursuzluk hep başkalarından ve onların davranışlarından kaynaklanıyor sananlar, hayatlarını aslında hiç tanımadıkları bir beden içinde geçirenlerdir.
Sayfa 87 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Korkaklıklarımıza farklı bahaneler bularak başkalarını suçlamak bizi bir süre rahatlatır. Ancak çoğu zaman artık geç de olsa, ölmeden önce mutlaka gerçeği fark ederiz.
Sayfa 84 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İnsanın insana yapabileceği kötülüğün sınırı yoktu. Ama insan alışıyordu. Çok tuhaf ama insan alışıyordu. İnsan nelere alışmıyordu ki zaten?
Sayfa 83 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Memleketin yedi bölgesindeki bütün kızlar; ister kendini muhafazakâr, ister modern kabul eden, ister insanın dişisine 'bayan' ister 'kadın' diyen, ister gıyabında örtünmesine veya açık gezmesine karar verilen ailelerde büyüsünler, sonuçta kızların hepsinin vardığı yer aynıydı: kadının diploması sadece ve sadece bir çeyiz olarak kabul görmekteydi. Bir kadının kendine ait mesleği, parası ve hayatı olabileceği, hayatını sevdiği bir mesleğe, felsefeye, matematiğe ya da şiire adayabileceği düşüncesi, Türkiye'de Kaf Dağı'nın gerçekte var olmasından çok daha ütopikti.
Sayfa 58 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Kalplerini gülümseme maskesi arkasına saklayarak daha fazla kırılmaktan korumaya çalışanlar, bir gün artık sahiden gülümseyemediklerini fark ederler. Çünkü artık gülüşün gerçek dürtüsünü ve rengini unutmuş, böylece yitirmişlerdir. Unuttuklarımızı yitiririz! Ancak daha önce incinmiş olanlar, hüzünlü bir gülüşün arkasına saklanarak güvende olmayı unutma acısına tercih ederler çoğunlukla...
Sayfa 57 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Dünyanın herhangi bir yerinde ve herhangi bir yüzyılında yirmi beş yıl kadar yaşamış biri, cehennemin bu dünyada olduğunu artık öğrenmiş, insanlık tarihi boyunca insanın en büyük düşmanının yalnızca insan olduğunu çoktan farketmiş olmalıdır.
Sayfa 53 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayat bu kadar acımasızca sınırlı ve daracık bir alanda mı yaşanacaktı? İnsanın insana ettiği zulüm hiç bitmeyecek miydi? 'Âlemin en akıllı canlısı' diye övündükleri insana, hayal etmek hâlâ yasak mıydı?
Sayfa 43 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Biz modern insanların karnı tok olsa da gözü hep aç! Bu yüzden ihtiyacımız olmayan her şeyi midemize ve cebimize dolduruyoruz. Midemiz ve cebimiz şiştikçe vicdanımız ve dünyamız fakirleşiyor.
Sayfa 37 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İnsanların birbirlerini kolayca ve çabucak yargıladığı, kimsenin kimseye ayıracak vaktinin olmadığı, gözlerin sadece bayram etmek için baktığı, dünyanın bir 'körler ülkesi' ne dönüştüğü, acının ve sevginin pazarlandığı zamanlarda yaşadığını fark etmek, hangi yaşta olursa olsun, yaşlanmaya başlamaktır.
Sayfa 35 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Burada ben varım, orada o var. Buraya oradan gelen şarkılar, Atar beni oraya, onu buraya kadar. Ben orada olurum, o buraya gelince. Buluşamayacağız bu müzik bitmedikçe.
Sayfa 148 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
... kırılgan yaşamlarımızın her ânında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni gün bir mucizedir.
Sayfa 213 - Can YayınlarıKitabı okudu
172 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.