"Yavaş yavaş varlığını, benliğini unuttu. Başkalarının hayrı için işleyen bir makine hâlini aldı. Dinç azimkârdı. Kuvvetli bir mantığı vardı. İlk zamanlarda uğradığı müşkülât onu yıldırmadı. Küçükten beri uğraşmaya alışmıştı. Kendisine iyi muamele eden insanlara iyi muamele etti. Fakat haksızlık ve zulüm etmek isteyenler karşısında acz ile boynunu bükmedi. Bilakis onlara son derece huşunet gösterdi."
"Talebeliği zamanında bazı geceler bilmedikleri yerlerde, yabancı insanlar arasında kaybolmuş çocukları tahassürlerle düşünürdü. Onlar bir cihetten ne kadar mesut idiler. Kimse ne olduklarını bilmezdi. Kimse bakışlarının günah ve zillet yükünü onların omzuna yükleyemezdi. Kendi hayatlarına istedikleri istikameti vermek kendi ellerindeydi."
"Kitaplarından başını kaldırmıyor, kimse ile ahbap olmuyordu. Kendi yaşında çocuklara mahsus olan neşelerden, hüzünlerden, hoppalıklardan onda eser yoktu, yaşlı başlı bir insan gibiydi. Kalbi bütün sevgilere, ümitlere kapanmıştı..."