Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Onur Kenan Aydoğdu

Sabitlenmiş gönderi
Desteklerinizi ve ilginizi bekliyoruz
Felsefelog site: felsefelog.com Felsefelog instagram: instagram.com/felsefelog10 Felsefelog youtube: youtube.com/@felsefelog Felsefelog telegram: t.me/felsefelog10 Felsefelog Twitter: twitter.com/Felsefelog10 Bilimolog site: bilimolog.com Bilimolog instagram: instagram.com/bilimolog10 Bilimolog youtube: youtube.com/@bilimolog Bilimolog Telegram: t.me/bilimolog10 Bilimolog Twitter: twitter.com/bilimolog10
Reklam
Takipçilerimizin Whatsapp'ı daha aktif kullandığını düşünerek Whatsapp'ta duyuru kanalı açtık. Telegram kanalında olduğu gibi numaranız, bilgileriniz bizler de dahil kimse tarafından görüntülenmemektedir. Takip etmek için 👇 Felsefelog: t.co/kZZgbz0jD5 Bilimolog: t.co/GTzM1Wqua4

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Doğal seçilim, eşit olmayan olasılıklar içerir ve bun­dan dolayı da rastlantısal bir süreç değildir. Rastlantısal­lık evrim kuramında ancak yansızlık varsayımı söz ko­nusu olduğunda devreye girer. Eğer bir popülasyonun herhangi bir yerinde bulunan aleller uyum açısından eşit (ya da neredeyse eşit) ise o zaman gen oranları , do­ğal seçilimden dolayı değil rastlantısal genetik sürük­lenmeden dolayı değişir. Rastlantının evrim kuramında önemli bir rolü bulunmaktadır, ama doğal seçilim süre­cinin bir parçası değildir.
Ev­rimciler bazen mutasyon sürecini betimlemek için "rast­lantı" sözcüğünü kullanırlar ama yukarıda kullandığım anlamdan biraz farklı olarak . Mutasyonlar için bazen onların içinde meydana geldikleri canlıya faydalı olmak için oluşmadıklarını belirtmek için "rastlantı" sözcüğü kullanılır. Bir mutajenin -örneğin radyasyon- bir mutas­yona yol açarken başka bir mutajenden daha yüksek bir olasılığa sahip olduğunu açıklayan fiziksel gerekçeler olabilir. "Rastlantısal mutasyon" farklı mutantların ola­sılıklarının aynı olduğu anlamına gelmez.
Eğer bir süreç rastlantısal ise o zaman farklı durum­ların olasılığı aynı (ya da neredeyse aynı) demektir. Adil bir piyangoda çekilişler rastlantısal olduğundan her biletin kazanma şansı aynıdır. Fakat eğer farklı durumla­rın olasılıkları arasında çok büyük bir fark var ise o za­man bu süreç rastlantısal bir süreç değildir. Eğer sigara içiyor, yağlı yiyecekler yiyor ve egzersiz yapmıyorsam, o zaman benim uzun bir hayat yaşama olasılığım bu günahlardan uzak duranlarınkinden düşük olacaktır. Bu­rada kimin yaşayacağının ve kimin öleceğinin belirlen­mesi işi rastlantısal bir iş değildir.
Işık, bilindiği gibi, insanoğlunun sürgit ilgisi­ni çeken, çoğunluk hayranlık duyduğumuz bir olaydır. Antik çağın pek çok düşünürü (bu ara­ da özellikle Aristoteles) için ışığın devinim hızı sonsuzdu. Aslında başka türlü düşünmeye de pek olanak yoktu; kişinin gün ışığında gözünü açmasıyla nesneleri görmesi bir olur. Üstelik, 17. yüzyıl sonlarına gelinceye dek, ışığın hızını ölçmeye elveren ne bir araç vardı, ne de bir yön­ tem biliniyordu. Işığın hızının sonlu olabileceği­ ni ilk kez 11. yüzyılda İbni Sina ileri sürer. Bu savın deneysel olarak yoklanması gereğini ise ilk kez Galileo belirtir; bununla kalmaz, ellerin­ de fener iki kişinin biribirinden birkaç mil uzak iki tepeye çıkarak deneyi gerçekleştirebileceğin­den söz eder.
Sayfa 29
Bugün bu yolcuğumuzda 1. senemiz. Bizleri takip eden, desteklerini esirgemeyen herkese çok teşekkür ederiz. Daha çok çalışmanın, okumanın, araştırmanın ümidi ve duası ile.
Onur Kenan Aydoğdu

Onur Kenan Aydoğdu

@yalaguz
·
10 Mart 2023 23:39
Desteklerinizi ve ilginizi bekliyoruz
Felsefelog site: felsefelog.com Felsefelog instagram: instagram.com/felsefelog10 Felsefelog youtube: youtube.com/@felsefelog Felsefelog telegram: t.me/felsefelog10 Felsefelog Twitter: twitter.com/Felsefelog10 Bilimolog site: bilimolog.com Bilimolog instagram: instagram.com/bilimolog10 Bilimolog youtube: youtube.com/@bilimolog Bilimolog Telegram: t.me/bilimolog10 Bilimolog Twitter: twitter.com/bilimolog10
Reklam
158 syf.
·
Puan vermedi
Üniversitelerin Tarihi
Üniversitelerin TarihiJacques Verges
7/10 · 9 okunma
Onur Kenan Aydoğdu tekrar paylaştı.
"Artık yaşamak bile istemiyorum sevgili hacı" dedi Martin, "Tanrı'dan tek dileğim tez elden canımı alması. Şu dünyada tamamen ümitsiz bir haldeyim" Yaşlı adam şöyle cevap verdi: "Böyle şeyler söylemeye hakkın yok, Martin. Tanrı'nın hikmetinden sual olunmaz. Bizim aklamızın değil, Tanrı'nın dedigi olur. Şayet Tanrı oğlunun ölmesini ve senin yaşamanı dilediyse bu en dogrusu demektir. Ümitsizligine gelince, bu, senin sırf kendi mutlulugun için yaşamak istediğinden ileri geliyor" Insan başka ne için yaşamalı ki?" diye sordu Martin "Tanrı için Martin" dedi yaşlı adam. Sana hayat veriyor ve sen de onun için yaşamalısın. Tanrı için yaşamayı öğrendiğinde artık üzüntülerin son bulacak ve her şey sana kolay gelecek."
XIII. yüzyıl diyalektik derslerine gerçek anlamda felsefe eğiti­mini eklemiştir; bu eğitim de Aristoteles' e dayanıyordu: İbn Sina ve İbn Rüşd tarafından yorumlanan Aristoteles Fiziği, Metafiziği ve Etiği. Önce çekimser kalan yöneticiler yüzyılın ortasında (1253-1255 Paris statüleri) sanatlar fakültesinin ger­ çek anlamda felsefe fakültesine dönüşmesini desteklediler.
J. Le Goffun dediği gibi, Ortaçağ okulları ve üniversiteleri Batı'da sosyal bir "entelektüel" figürü doğurmuştur.
XV. yüzyılda, özellikle Fransa ve İngiltere'de, yüksek din adamları sınıfının önemli bir yüzdesini diplomalılar oluştu­ruyordu; diplomalılar ayrıca özel sektörde (tıp) çalışıyorlar, prenslerin, hükümdarların hizmetinde önemli görevlere ge­tiriliyorlar, adalet hizmeti veriyorlardı ve böylelikle belli bir süre içinde soylu sınıfa dahil oluyorlardı; ayrıca, bu dönemde kolej ve kürsü yönetim görevlerinin artması da kimileri için eğitim kariyeri olanağı sağlıyordu. Ortaçağ'ın sonunda, öğre­ nim görme bazı kraliyet, hukukçu ve hekim aileleleri çevre­sinde rağbet gören bir uğraş haline gelmiştir.
2.732 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.