Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yasin Mert Özçelik

Sabitlenmiş gönderi
kendi şiirimi bir dergide görmenin verdiği sevinç...
Rengârenk toprakta bir ayağım çıplak, bir ayağım çorapla geziyorum Kandan kırmızı tablalar. Nutkunu yediğimiz yerküre sofrasında Dalından dalından yemişler Yemişler ki Sonuncuyu yedirememişler Bereketini Bilemeden. Körden kör tabelalar. Bir yüz vardı, kulakları yırtılı Bir ağız vardı, dili Arandı Gündüzün geceleğinde Dört nala ya, dört nala usul Topal – ca “topalcana” Mordan mor şempanzeler. Kısır kalmış şu kapana kısılılara Bakırca bak Toprak! (Seslen-iş) ne bilgeler bilgesi pencerende Bir ağacın tepesinde koşar adım yürüyor Lakin bu hayal edilebilecek, yadsınacak Şey değil.
Reklam
16 syf.
10/10 puan verdi
Leman Dergisi - Sayı 2024/10
Leman Dergisi - Sayı 2024/10LeMan Dergisi
10/10 · 1 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
sevmek, sevilmek, özellikli olmadan da birileri için özel olduğumuzu bilmek hepimizin en temel ihtiyaçlarından.
Sayfa 7
sevmek, sevilmek, özellikli olmadan da birileri için özel olduğumuzu bilmek hepimizin en temel ihtiyaçlarından.
Sayfa 7
Reklam
Ama herkes böyle değil midir? Herkes, içini dolduran kalabalığın aynaya düşen gölgesidir aslında.
Şimdi yıkık sinemadaki çınlamadan başka bir şey değil benim ismim... Bir yağmuru daha kaldıramaz. Gökte toplanan bulut bile çürütür onu, sonra moloza karışır, kaybolur gider.
O anlatırken camlar buğulanıyor, rüzgar kesiliyor, akşam iniyordu sokağa. Beni kimse merak etmiyordu.
Az sonra geleceğim emine hala, dertleşeceğiz. Kimse derdine tek başına yanmamalı.
o müthiş terkedilmişlik duygusu kış mıdır yaz mıdır yoksa sonbahar mı
Reklam
ve kitapçı tezgahının en önüne sıralanır bir şairin öldükten sonra bütün kitapları
işkence ne aman elektrik verilse bedenimin tek bir hücresine aydınlanıyor yurdumun lambasız bütün evleri
şehit İstanbul'da bir şehir hatları vapuruna verildi adım iki kıyı arasında usanmadan dolaşır her iskelede seni ararım
diplerdeyim en çok koyu ve kararlı başım havalarda çoşkulu beni saran yapraklara dokunamıyorum sesim hiç çıkmıyor konuşamıyorum hayat veren su boğunca bazan başımı zor kurtarıyorum karşı kıyıda meşe ağacının ruhani soluğuyla bağırınca buğulanan locaları var ölülerin bu yüzden hep susuyorum. bir siyah salda gelenleri dinliyorum bir de düşlerimi fısıldıyorum gövdemi saran su boğmasın diye beni gri bulutlardan hep kaçıyorum
Sayfa 112
1.926 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.