İstanbul Fatih'te aslen Giresunlu olan varlıklı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Hazinedaroğulları ünvanı ile bilinen ataları 18. asırda bugünkü Özbekistan sınırlarının içinde bulunan Buhara şehrinden göç etmişler. Çocukluk yaşlarında cübbe giymesinden dolayı, adaşı olan yaşıtlarından ayırt edilmek için Cübbeli Ahmet olarak çağrılmaya başlandı. Klasik medrese usulü ile din eğitimi gördü. Resmi tahsil durumu ilköğretim seviyesi olup, ortaokulu dışarıdan bitirmiştir. 12 yaşında kürsülerden dini vaazlar vermeye başlamıştır.
Kendi çevresinde, genellikle verdiği vaazlardan ve çıkardığı dini sohbet kasetleri ile tanınırken kamuoyunca tanınması 1999 yılında yaptığı 17 Ağustos Depremi konuşması sonrası gerçekleşmiştir.
Başkanlığını babası Yusuf Ünlü'nün yapmış olduğu Fatih Hak ve Hizmet Vakfı tarafından İstanbul Beykoz Çavuşbaşı semtindeki 20 dönüm arazi üzerine kurulu devâsâ boyutlardaki külliye inşaatının yapılmasına önderlik etti. Külliye, hazine arazisi üzerinde kaçak olarak inşa edilmesinden dolayı el konuldu ve Hazine'ye devredildi.
2006 yılında Hürriyet Gazetesi'nde Cübbesiz Ahmet Hoca başlığı ile sürmanşetten jet skili fotoğrafları yayımlanarak haber edilmesiyle tekrar kamuoyunun gündemine girdi.2009 yılı yazında barbie bebekler erkekleri tahrik ediyor fetvâsı ile tekrar gündeme geldi. Bu konuşmasından sonra Habertürk TV kanalında Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programına katıldı. İlki23 Temmuz 2009'da iki buçuk saat süren, ikincisi 2 Ağustos 2009 olmak üzere beş saat süren programlar yüksek reyting topladı. Programda, Adapazarı depremi sırasında yaptığı konuşmanın Kur'an-ı Kerim ve Sünnet kaynaklı olduğunu belirten Cübbeli Ahmet Hoca, ancak konuşmasından isim ve yer vererek yaptığı bazı eleştirilerden dolayı özür dilediğini bildirdi.
İslâmiyet'e getirilen yeni yorumlara ve reformist görüşlere karşı durmaktadır. İslâm dinini Ehl-i Sünnet anlayışına göre yaşamanın gerektiğini savunur. Özellikle İstanbul dışındaki mekânlarda vermiş olduğu vaazlar, yoğun ilgi görmekte ve izdihamlara sebep olmaktadır. Kendisi Lalegül dergisinde dualar ve söyleşiler yayımlamaktadır.
"Şüphesiz ki kıyamet günü kulun hesaba çekileceği ilk şey namazıdır.
Namazı düzgün olursa, muhakkak felâh bulmuş ve kurtulmuştur.
Namazı bozuk olursa, kesinlikle hüsrana uğramış ve kaybetmiştir.
~√~
Terörist Yahûdî'nin Gazze'deki hastaneyi bombalayıp 1000'e yakın Müslüman'ı şehîd etmesini tel'în ediyor, şehîdlerimize yüce Rabbimizden yüksek dereceler niyâz ediyorum.
Şu saatte Flash TV'de "Mehmetçik Gazze'ye gidecek mi?" sorusunu cevaplarken; "Artık Arap çöllerinde Mehmetçiğin dökeceği kan yok" şeklinde cevap vererek Gazze’mizi, Filistin’imizi, Kudüs’ümüzü ve Mescid-i Aksâmızı "Arap çölleri" diye aşağılayan Ümit Özdağ zihniyetine yûh olsun diyorum.
Herkes bilsin ki bu savaş Gazze'de bitmeyecek, Mescid-i Aksâ'da durmayacak, 20 küsûr vilâyetimizin de içinde bulunduğu "Vaad edilmiş Topraklar" projesini gerçekleştirinceye kadar Yahûdî ve arkasındaki küffâr durmayacak.
Yağmur yağar çise çise, bugün size, yarın bize.
Bugün Gazze'ye malıyla canıyla yardım etmeyen devletler ve milletler şunu iyi bilsinler ki; bu zulme dur demedikleri müddetçe bundan sonra hiç kimse evinde ocağında güvende olmayacak!
Tarikatları,cemaatleri denetleyin.bundan memnun oluruz..
Lakin 15 TEMMUZ DARBESİNİ Yapan Albaylar,Yarbaylar,hakimler,savcilar Medreselerden değil, üniversitelerden çıkmıştır.
Faydalı bilgiler bulunduran güzel bir eser. Okuması yormayan, bir sohbet tadında ,akıcı dille yazılmış. İçinde ki dualar ve güzel ayetlerle imanın kazanılması adına sunulan bilgiler de tarif edilemeyecek güzellik katıyor. 100 sayfa kadar incecik bir kitap amma ve lakin büyük ilimler barındırıyor. okumayı tavsiye ederim.
Kitapla Kalın...
İ'tikâd RisâlesiAhmet Mahmut Ünlü · Cübbeli Ahmet Hoca Yayıncılık · 0147 okunma
Herkesin okuması gereken bir kitap..!
Ta'dîl-i erkân, sözlükte “doğrultmak, düzgün hale getirmek, iyileştirmek” anlamındaki ta‘dîl kelimesiyle “bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü” mânasına gelen rüknün çoğulu erkândan oluşan ta‘dîl-i erkân terkibi fıkıh terimi olarak namazın kıyam, rükû ve secde gibi rükünlerini yerli yerinde, acele etmeden ve sükûnet içinde yerine getirmeyi ifade eder.
Peygamber Efendimiz (SAV) in vefatı öncesindeki vasiyeti olan namaz konusu ne yazık ki layıkı vechiyle ciddiye alınmıyor/alamıyoruz. Zira namaz kılınsa bile ta'dil-i erkan yönüyle eksik kalıyor. Böyle olunca Allah korusun son nefeste tehlike ve ahirette bu namazların yüze vurulması gibi bir takım afetlere uğranılacağı hadis-i şeriflerde zikredilmiş.
Kitapta "Genel olarak ta'dil-i erkan; rükuda, secdede, kavmede (rükudan kalkıştaki duruş) ve celsede (iki secde arasındaki oturuş) uzuvları sakin ve düzgün bir halde durdurmaktır. Bunların unutularak terki sehiv secdesi, kasden veya bilgisizlikten terki namazın iadesini gerektirir" denilmiştir.
Kaynaklarda Resulullah'ın (SAV) ta'dil-i erkansız namaz kılan kişiye: "Dön namaz kıl, çünkü sen kesinlikle namaz kılmadın." buyurduğu, yine namaz kılarken horozun yem gagalaması gibi acele davranan bir kişiye " Bu kişi bu hal üzere ölecek olsa Muhammed (SAV) in milletinden (dininden) başkası üzere ölür." ve yine; "Ey Müslüman cemaati rükuda ve secdede belini doğrultmayan kişinin namazı yoktur." dediği belirtilmektedir.
Rabbim namazı hakkıyla kılanlardan eylesin
İstifade edilmesi duasıyla...
Ahmet Mahmut Ünlü’nün bir okuyucunun namazlarımda rahatlık gösteriyorum demesi üzerine ele aldığı, müjdelerle namazını kılmayabilir ama kılmayanlar için azapları duyunca harekete geçer diye yazdığı, ayet ve hadislerden örneklerle namazın önemini anlatan kitabıdır. Keyifli okumalar..