Cemal Granda Manisa'nın Salihli ilçesinde doğdu (1910).Bursa Sultanisi'nde okudu.On beş yaşında İstanbul'a gelerek Denizyolları İdaresi'nde çalışmaya başladı.Çok sayıda Avrupa limanını gezdi.3 Temmuz 1927 tarihinde Mustafa Kemal'in hizmetine girdi.Bu tarihten ölümüne kadar on iki yıl geceli gündüzlü sofracı ve hizmetli olarak çalıştı.Çankaya Köşkü'nde ve Dolmabahçe Sarayı'nda sabahlara dek süren meşhur sofra sohbetlerinin canlı şahidi oldu.Onun ölümünden sonra,bir süre emniyet gözetiminde tutuldu.Yazması yasak olduğu için gizli olarak kaleme aldığı Mustafa Kemal'e ilişkin hatıralarını Zonguldak'ta derledi...
Atatürk her zaman kadına toplum içinde gereken önemin verilmesini istemiştir. Batı kadını ile Türk kadını arasındaki farkı kaldırmak en büyük amacıydı. Türk kadını bütün aşağılık duygulardan kurtarılmalıydı. Ömrünün sonuna kadar da bunu savunmuştur.
Cumhuriyet rejiminin kurulmasına rağmen herkes Atatürk'e 'Paşam' diye seslenirdi. Beylik, paşalık kalktığı halde bu 'Paşa' lık Atatürk için kalkmadı. Ölünceye kadar sürdü
Türk milletini yüceltip göklere çıkaran Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmek için kimileri sebep aramazken kimilerinin önüne sunulan onca sebebe rağmen kin nefret düşmanlık besleyebiliyor oluşlarını kıskançlık duygusunun altına yatırmak bile onlara hak vermek olacağı için sadece kendilerini inandıkları ve hatta inanmak istedikleri şeyle baş başa bırakmayı hep daha doğru bulsam da kendine bir şans vermek isteyen herkesin okumasını gerektiğini söylemek istiyorum
herkesin onun - en azından benim - yerinde olmak istediği CEMAL GRANDA KİMDİR?
Garsonluk vazifesi, onun Atatürk’ün hizmetine girmesine neden olacaktı. Atatürk’ü ilk defa Denizyolları İdaresindeki bu görevi sırasında, Karadeniz Vapuru‘nun Atatürk’ü Mudanya’dan alıp Bandırma’ya götürmesi sebebiyle uzaktan gördü. Deniz yollarında görevli iken 3 Temmuz 1927’de Atatürk’ün hizmetine girdi. 1938’e kadar 12 yıl boyunca Atatürk’ün sofrasında hizmet etti. Atatürk’e hizmet etmenin gururunu yaşadığını söyleyerek kendini dünyanın en şanslı insanı olarak tarif etmektedir.
Atatürk'ü bizzat yakından görüp tanıyan Cemalin anıları ile Atatürk’e bi kez daha hayran kalacağınız bu eserin bölümleri acaba bu defa Mustafa Kemal beni nasıl şaşırtacak diye heyecanlı heyecanlı başlayıp bazen duygusal çoğu zaman gururlu bitişlerle noktalanacak. Mustafa Kemal'i sonsuz merhameti sevgisiyle ve kararlılıkla inandığı şeyin sonuna kadar arkasından gidişiyle tanımak onu unutmamak hep anlatmak için bi şekilde bir yerde elinizin gittiği bir kitap olacak
"hayattayken gülkurusu rengini severdi. Yine öyle bir renk içinde sonsuz uykusuna dalmıştı"
youtu.be/66ACdsrs9EQ
Cemal Granda, 12 yıl boyunca gece gündüz demeden Atatürk'ün uşaklığını yapmış ve onun hemen her anına şahit olmuş bir isim. Gizli aldığı notları yazarak bize Ata'dan anılar bırakmış.
Granda Atatürk'ün günlük yaşantısını anlatırken kadınlarla olan sohbetlerine, dış ülkelerden gelen misafirlerine olan tavırlarına da yer vermiş.
Peki kitapta resmedilen, Granda'nın gözündeki nasıl bir Atatürk?
Oldukça huysuz ve bir o kadar da nazik, kin tutamayan, hemen affeden bir insan.
Halkın içinde olmayı seven, halkı gözlemleyip ona göre davranan, kendi masraflarını cebinden ödeyen, din konusunda hassas olan ve dini değerlerin sömürülmesine izin vermeyen bir lider.
En sevdiği şeylerden birisi akşam yemeğinde dostlarıyla olmak ve gece geç saatlere kadar uyumadan durmak.
"O anda acı gerçeği anlamıştım. Demek ki, Atatürk yaşamıyordu artık. O mavi gözler bir daha parlamamak üzere sönmüştü. Bir an duygusuz, taş gibi kaskatı kaldım. Ne ağlıyabiliyor, ne de bir ses çıkarabiliyordum. Bir süre içim ürperme dolu öyle duraksadım. Neden sonra kendimi toparlayıp aşağıya koştum. Arkadaşlarıma: «Ölmüş...» Diyebildim."
Mustafa Kamal Atatürk! Atatürk! Türk'ün atası!
-Abi neden Kamal diyorsun?
-Kendisi öyle kabul etmiş kardeşim, Kemal ismini beğenmemiş. Buyur: #218920060
-Peki neden Atatürk, Türk'ün atası kısmını vurguladın?
-Çünkü kendisi zamanın olan ve şimdi olan ervaha "sanki biz Türkler Mustafa Kamal'le