Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çiğdem Kağıtçıbaşı

Çiğdem KağıtçıbaşıDünden Bugüne İnsan ve İnsanlar yazarı
Yazar
8.8/10
118 Kişi
651
Okunma
81
Beğeni
6,7bin
Görüntülenme

Çiğdem Kağıtçıbaşı Gönderileri

Çiğdem Kağıtçıbaşı kitaplarını, Çiğdem Kağıtçıbaşı sözleri ve alıntılarını, Çiğdem Kağıtçıbaşı yazarlarını, Çiğdem Kağıtçıbaşı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kalabalık Tuzağı
Aldığımız kararları bir düşünün: hangi diziyi izlediğimizi, hangi kitabı okuduğumuzu… Bazen bu kararları alırken çok da detaylı düşünmüyoruz. Her kitapçıda ve dizi izleme platformunda en çok tercih edilenler ayrı bir kategori içerisinde karşımıza çıkıyor ve o an karar veremiyorsak bu kategorilerden kalabalığın neyi tercih ettiğine bakıp seçimimizi
İnsanlar sosyal etkiye ne dereceye kadar boyun eğerler? Sosyal etkiye itaat etme veya başkaldırma nasıl oluşur? Bu sorulara cevap arayan Milgram (1965) tanımadığı birisine zarar verme emri alan bir bireyin bu emre uyup uymayacağını ya da ne derece uyacağını bir laboratuvar deneyinde incelemiştir.
Sayfa 73
Reklam
Gelecekteki etkileşime bağlılığın etkisi nedir?
Eğer kişiler içinde bulundukları grup ile gelecekte sürekli ya da uzun süreli etkileşim içinde bulunacaklarını tahmin ediyorlarsa grup normlarına uyma davranışları artmaktadır. Lewis, Langan ve Hollander’in (1972) yaptığı araştırmada katılımcılar beş kişilik gruplara ayrılıp bazı konular üzerinde tartışmışlardır. Daha sonra kişilerin bir kısmı içinde bulundukları grup ile gelecekte bir araya gelip tartışılan konuların üzerinden geçeceklerine inandırılmışlardır. Grup ile bir kez daha bir araya geleceğine inanan kişiler çoğunluğun düşüncesine daha çok uyum davranışı göstermişlerdir.
Sayfa 84
Medyanın tutum oluşumuna etkisi, izlenilen reklamlarla da sınırlı değildir. Bir çalışmada, Eskimo çocuklarına ilk defa televizyon izlettirilmiş ve diğer kültürler ve değerlerle ilgili programlar gösterilmiştir. Bu programlan izleyen çocukların diğer kültürlerle ilgili inanışlarında ciddi değişmeler gözlenmiştir (Caron, 1979). Cinsiyet rollerini kapsayan kalıp yargıların incelendiği bir araştırmada, televizyon izleyen çocukların cinsiyetçi tutumlar geliştirdiği gözlenmiştir (Morgan, 1982). Demek ki, sadece bizi etkilemek için tasarlanmış reklamlar değil, televizyonda izlediğimiz her program tutumlara etki edebilmektedir. Aynı şekilde, basında, aynı olayın gazetenin eğilimiyle bağlantılı olarak olumlu veya olumsuz sunulabildiğini görüyoruz.
Sayfa 145
Hepimiz günlük yaşantımızda fikir hürriyetine saygı duymanın önemi üstünde durmuyor muyuz? Eğer öyle ise, bir grubun kendinden farklı düşünene hoşgörü göstermesi gerekmez mi? Bu soruların cevabı, Schachter'in (1951) bir deneyinde ortaya çıkmaktadır. Bu deneyde, birbirlerini daha önceden tanımayan denekler bir örnek olay tartışması için bir araya getirilmişti. Tartışılan ve üstünde bir grup kararı alınması gereken örnek olay, suçlu bir çocuğun hayat hikâyesinin incelenmesi ve bu çocuğa ne yapılması gerektiğinin saptanması idi. Her grupta araştırmacının üç asistanı da grup üyesi rolünde hazır bulunuyordu. Bunlardan biri tamamen grup görüşüne uymuş, İkincisi devamlı olarak grup görüşüne karşı çıkmış, üçüncüsü ise önce grup görüşüne karşı çıkmış fakat sonra fikrini değiştirerek gruba uymuştur. Bu durumda grup üyelerinin birinciyle fazla iletişime girmediği, en çok kendilerinden farklı düşünen ikinci ile üçüncüyle konuşarak onları ikna etmeye çalıştığı görülmüştür. Üçüncü sonradan gruba uyunca, ona yöneltilen grup iletişimi de azalmış, bütün baskı, grubun görüşüne karşı direnen ikinci kişiye yönelmiştir. Bu kişiyi ikna etme çabaları başarısız kalınca, grup bu sefer ona karşı tehdit hatta zor kullanmaya başvurmuştur. Bütün bunlara rağmen o üye gene de grubun fikrini kabul etmeyince, grup onunla konuşmaktan tamamen vazgeçmiş, onu reddetmiş ve onu yok sayarak kendi içinde bir karar almaya yönelmiştir. Böylece, grubun kendine uymayan üyesini reddettiği ve ona hoşgörülü davranmadığı görülmüştür.
Sayfa 94
Ancak farklı bulgular da görülmüştür. Örneğin, Georgia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, bir kişiye ne kadar şok vermesi gerektiğine karar vermeden önce bazı denekler hemşire üniforması giydiler. Üniformayı giyen denekler daha az saldırgan hale geldiler. Çünkü hemşirelik kimliği saldırganlıkla bağdaşmaz. 60 ayrı “benlik kaybolması araştırması” sonucunda Postmes ve Spears (1998) tanınmaz olmanın (ya da benlik kaybının) insanı daha az kendinin bilincinde yaptığı, daha çok grubun bilincinde ve ortamdaki ipuçlarına duyarlı hale getirdiğini bulmuştur. Dolayısıyla kişinin içinde bulunduğu ortam bireyin kendi kişiliğinin ortaya çıkmasını engellemekte ve bireyi ortamın yani ortamdaki grubun gerekliliklerini yapması için yönlendirmektedir.
Sayfa 83
Reklam
Bazı kabile kültürlerinde savaşçılar savaşa hazırlanırken yüzlerine ve vücutlarına bir örnek boya sürerek benliklerini kaybederler. Yapılan araştırmalar (Watson, 1973) benliğini kaybeden savaşçıların, savaş esirlerine daha vahşice davrandığını göstermiştir. Günlük yaşantıda karşılaşabileceğimiz benlik kayıplarına örnek olarak ise çoğunlukla futbol maçlarındaki taraftarların yaşadıkları verilebilir. Stadyumdaki taraftarlar ait oldukları grubun gücü ile kendi benliklerini grubun içinde kaybedebilir ve grup ile birlikte, tek başlarına yapmayacakları yönde hareket etmeye başlayabilirler.
Sayfa 83
Bize uzak olan ya da kişiliğini yitirmiş birini istismar etmek daha kolaydır. Şartlar böyle olduğunda insanlar büyük trajedilere bile tepkisiz kalabilirler. Cellatlar genelde idam mahkûmlarının başına başlık geçirerek onların kişiliklerini yok ederler. Savaş etiği, bir bombanın bir köye 12,000 kilometre uzaklıktan atılmasına izin verir ama silahsız bir köylüye ateş etmeye izin vermez. Çoğu asker, görebildikleri bir düşmanla mücadele ederken ateş edemezler. Bu tür bir itaatsizlik, uzaktan topla ya da uçaklı silahlarla öldürme emri almış kişilerde nadir görülür (Padgett, 1989).
Sayfa 83
..sosyal kolaylaştırma (social facilitation) deneyleri, grup içinde olmanın insanları uyardığını ve performanslarını arttırdığını, sosyal kaytarma (social loafıng) deneyleri ise gruplarda sorumluluğun dağıldığını ve kişilerin çeşitli görevlerde normalden daha düşük performans gösterdiği göstermiştir. Uyarılmışlık ve yayılmış sorumluluk bir araya geldiği ve normal engellemeler kalktığı zaman ortaya çıkan sonuçlar şaşırtıcı olabilmektedir. Grubun gücü, kişiyi heyecanlandırmakta, kendi benliğinden daha büyük bir şeyin içinde olma hissi vermektedir. Bazı gruplarda, insanların normal kısıtlandırmalardan uzaklaştığı, kendi kişiliklerini yitirdikleri ve grup normlarına daha duyarlı hale geldikleri görülmektedir. Bu duruma Festinger, Pepitone ve Newcomb (1952) kimlik belirsizliği (deindividuation) adını vermişlerdir. Zimbardo’nun Stanford hapishane deneyi de, kişilerin mahkûm veya gardiyan rollerine atanması sonucu o kişilerin kendi kişiliklerini yitirip, kimlik belirsizliği yaşadıklarına ve sadistçe davrandıklarına dair somut bilgiler sunmaktadır.
Sayfa 83
Asch araştırmasında söz birliği etmiş üç kişilik bir çoğunluk etkisinde kalan deneklerin hemen hemen % 35'i uyma davranışı göstermiştir. Buna karşılık, esas denekten başka bir kişi bile çoğunluğa karşı çıktığı zaman, uyma davranışı 1/4 oranında azalmıştır. Demek ki, çoğunluğun fikrine karşı tek bir bireyin direncinden çok daha fazlasını iki kişilik bir azınlık gösterebilmektedir. Bu bulgudan, azınlığın önemi ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 80
Reklam
...Demek ki, özellikle laboratuvar ortamında, kişinin etrafındakilerin fikrine güveni fazla ise, hele fiziksel gerçek de pek belirgin değilse, küçük grupların bile kişide uyma davranışı yaratma etkisi çok yüksek olabilir ve uyma davranışının yüksek olması için grubun sayısının büyük olması gerekmeyebilir. Günlük hayatta ise ortam, laboratuvardan farklı olduğundan, gruptaki kişilerin sayısı arttıkça uyma davranışına etkisi de o oranda artabil inektedir.
Sayfa 79
...Milgram da (1969) çok kalabalık bir caddede bir alan deneyi gerçekleştirerek aynı sonuca ulaşmıştır. Bu deneyde bir, iki, üç, beş, on ya da on beş araştırma asistanı caddede durup yüksek bir pencereye doğru bakmışlardır. Gelip geçenlerden durup yukarı bakanların yüzdesi bir asistan yukarı bakarken % 4; beş asistan bakarken % 16; on asistan bakarken % 22; on beş asistan bakarken de % 40 olmuştur! Bu sonuçlardan, daha büyük grupların, bireyi uyma davranışına itici gücünün daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle grubun zorlaması ya da uymama davranışının cezalandırılabilmesi söz konusu olduğu zaman bu ilişkinin daha da belirgin olacağı düşünülebilir; üç kişinin inandığı bir fikre karşı koymak ile yüz kişinin inandığı bir fikre karşı koymanın arasındaki fark gibi.
Sayfa 79
İnsan, doğru bildiğini sandığı şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaşırsa ne yapar? Diyelim ki, bir masa etrafında oturan birkaç kişiden birisiniz. İki çizgi gösteriliyor ve hangisinin daha uzun olduğu soruluyor. Eğer sizden önce cevap veren dört kişinin hepsi de size yanlış gelen cevabı verirse, sıra size geldiğinde ne yaparsınız?
Sayfa 71
...fiziksel gerçeğin belirsiz olduğu hallerde kişi, durumu belirlemek, bir yere tutunmak ister ve bu amaçla bir gerçek yaratır. Bu gerçek, kişi yalnız ise onun tarafından, eğer başkaları ile beraber ise etkileşim sonucu grup tarafından yaratılır ve bu standarda beraberce uyulur. Sosyal etki ve uyma davranışının anlaşılması bakımından bu araştırmanın önemi büyüktür. Kendi başlarına birer yargı standardı geliştirmiş olan bireyler, grup halindeyken, ortak bir standarda doğru yönelmekte ve bireysel olarak geliştirdikleri sübjektif gerçeğin yerini grubun geliştirdiği sosyal gerçek almaktadır.
Sayfa 70
445 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.