Herkese iyi geceler :) Şubat ayının ikinci kitabı olan Postacıyla karşınızdayım. Aslında bilim kurgu kitaplarına düşkün olmamakla birlikte akıcı olarak okuduğum ve beğendiğim nadir kitaplardan. Öylesine güzel yerler vardı ki içerisinde insanlığa dair. Bir an evvel umudun karşılığını bulmak adına son sayfalarında olmak istedim. Bir yandan da o mücadeleye birebir şahit olmak arasında çok zor bir çelişki yaşadım. Fakat bilirsiniz ki her son gibi bende sonunu yaşadım. Etkisinde kalınca birde filmini izle Merve dedim ve The Postman'ı da izleyip gecemi güzelleştirdim. Lakin yaşasın kitabın milyon kat filmlere karşı aldığı zilyonuncu zaferler !
Bir cümle aslında kısacık öyle etkiledi ki beni; Nasıl postacı olduğumu bilsen ya güler yada ağlarsın diyordu.
Postacı, en güçlüsünden bir gerçeğe dönüşen yalanlar silsilesi.
Bir de ; Leblebi dağıtır gibi umut dağıtıyorsun demişti Abby.
İnsan ırkı, cinsiyeti, dini, görüşü her ne olursa olsun bir yalana bağlanmak ister şüphesiz. Eğer elinde inanacak bir şey kalmadıysa ve mutlu olmak için sebepleri azalıyorsa ve yarından yana bir beklentisi yoksa yalancı bir postacıya inanıp içerisinde kalan doğru için son demine kadar mücadelesini verir. Bilemezsiniz, yalan söyleyen postacı bile kendine en son anda inanabilir.
Okuyun derim, mükemmeldi de.