İsmail Çalışkan sözleri ve alıntılarını, İsmail Çalışkan kitap alıntılarını, İsmail Çalışkan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzde şeriatın, kol kesen, baş koparan ve başkasına hayat hakkı tanımayan katı kurallı sistem olarak algılanması lafızcı anlayışın tabii sonucudur. Maalesef sıhhat, söyleniş amacı ve söylendiği ortama bakılmaksızın nakledilen her rivayet üzerine hüküm bina edilmektedir. Yanlış istinbat edilen bu hükümler ve şeriat kılıcıyla ortalık kan gölüne çevrilmektedir.
Çağdaş bir tarihçinin Emevilerin iktidarı ile dinî ve fikri akımlar arasındaki güvensizliğe dayalı ilişkiyi anlatan şu cümleleri manidardır:
Emevi halifeleri, Kaderiye'nin insanın irade hürriyeti hakkında konuşmasından çok korkuyorlardı. Çünkü bu fikir, halifelerin yap tıklarını eleştirme ve hüküm verme kapısını açıyordu. Yine, Kaderiye bu fikriyle Emevilerin hasımlarına karşı silah olarak kuşandıkları cebir İlkesine hücum ediyordu. Çünkü Emeviler cebir telakkisini kullanarak halifeliklerine kutsiyet şemsiyesi kazandırmış ve bu görevi ilahi otorite mertebesine yükseltmişlerdi. Kaderiye, insan hürriyetini savunmak suretiyle, aynı zamanda, Emevilerle ve cebir vasıtasıyla mevali ve Arap olmayan Müslümanlar üzerinde istibdada dönüşen hilafetle siyasî çatışmaya girmişlerdi. Öyle ki insan hürriyetini savunan kaderi düşünce ihtilal ruhuna bürünmüş ve hem hilafet hem de diğer fırkalar İçin bir tehdit unsuru olmaya başlamıştı.
Hz. Ömer'in, devletin sosyal adaleti sağlayamadığı ve kıtlığın hüküm sürdüğü zamanda el kesme cezasını uygulamaması, şekilci anlayışın doğru olmadığını göstermektedir.
Din, insanın itikadi, ahlaki, ibadi ve beşeri ilişkilere dair fikir ve davranışlarını belirleyen bir yapı olarak tüm hayatını kuşatmaktadır. Bu çerçevede dinin, sadece inanç, hukuk veya sadece ahlak gibi tek boyutlu olduğu düşünülemez...
Şeriat, Allah'ın, insanların dünyevi ve uhrevi hayatlarım düzenlemek üzere peygamberler aracılığıyla bildirmiş olduğu, itikadi, ameli ve ahlaki ilke ve prensipler bütünüdür.
Geçmişi kutsamak, tarih-üstü İslam mesajını bir dönem ile sınırlandırmak anlamına gelecektir. Şeriat, geçmişi olduğu gibi bugüne veya geleceğe taşımak değildir.
Şeriatin vahiy döneminde imani, ahlaki ve kevni ayetleri içeren Kur'an merkezli manası, sonraları Kur'an ahkamına indirgenerek emir ve kuralları içeren dar çerçeveli şeriat anlayışına evrilmiştir.
Tarihi süreç içinde çeşitli yer ve zamanlarda, çeşitli dil ve ırklardan peygamberlerin gelmiş olması değişimin ana göstergesidir. O halde değişim fikri, peygamberlerin bizzat kendilerinin gelmesinden çıkar...
"Millet ve şeriat aynıdır. Din, millet ve şeriattan ayrıdır. Millet ve şeriat, Allah'ın insanları yapmaları için çağrıda bulunduğu şeydir. Din ise insanların, Allah emrettiği için yaptığı seylerdir."
Allah'la iletişim, sadece Hz. Muhammed'le değil ondan önce birçok peygamber aracılığıyla gerçekleşmiş: Yüce Yaratıcı, istek ve direktiflerini yeryüzüne onlar aracılığıyla ulaştırmıştır.