Senarist, dramaturg ve yazar olan Jean-Claude Carriére 1931'de Fransa Colombiéres'de doğdu. Edebiyat okudu, tarih mastırı yaptı. Ancak resme ve yazmaya olan merakı onu tarihten uzaklaştırdı. İlk romanı Lezard 1951'de çıktı. Kısa ve uzun metrajlı filmler çekti. On dokuz yıl Buñuel'le çalıştı. Einstein, Lütfen başta ABD olmak üzere birçok ülkede ilgi gördü. Carlos Saura'nın yönettiği Buñuel ve Hz. Süleyman'ın Masası adlı filmde rol aldı. Akıl Defteri adlı oyunu Devlet Tiyatroları tarafından oynanan Carriére, Cyrano de Bergerac filminin senaryosunu yazdı, Tatil Günleri (karikatür, 1972), "Mahabharata" (1991), "Sinemanın Gizli Dili" ve "Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler "(2000) adlı kitapları Türkçeye çevrildi.
Carrière 8 Şubat 2021'de Paris, Fransa'da 89 yaşında ölmüştür.
Unvan:
Fransız Yazar, Senarist, Yönetmen ve Aktör
Doğum:
Colombieres-sur-Orb, Hérault, Fransa, 17 Eylül 1931
Kitap tıpkı kaşık, çekiç, tekerlek veya makas gibidir. Bir kere icat ettikten sonra daha iyisini yapamazsınız. Bir kaşıktan daha iyi bir kaşık yapamazsınız.
Farklı türlerde okuma hedefimi bu sene az çok gerçeklestirdiğim için memnunum. Çok sevdiğim edebi metinler de olmuş ama bu sene en çok kurgu dışı metinlerden etkilenmişim. Bir senelik macerama baktığımda bazı kitapların diğerlerine göre öne çıktığını gördüm. Kimilerini edebi hazzından, kimilerini bilgilerinden ve bilgileri sunuş tarzından,
"Ateşi keşfetti, şehirler inşa etti, muhteşem şiirler yazdı, dünyaya çeşitli yorumlar getirdi, mitolojik imgeler yarattı vs. fakat aynı zamanda, hemcinslerine savaş açmaktan, yanılgıya düşmekten, çevresini yok etmekten vs. bir türlü vazgeçmedi."
☆☆☆
Pek çok kaynakta, özellikle feminizmin vurgulandıklarında, her iki destanda da kız kaçırma savaşta kadının ezilmesi ve gördüğü küçük düşürücü muamele olarak ifade ediliyor.
Ancak kozmik ölçekte bu kız kaçırma olayının neden anlatılıp durduğunu iyi irdelemek gerekir.
Vedik gelenekte kız kaçırma iki tarafın rızası olarak törensel bir şekilde yapılır. Kaçıran erkeğin de dövüşerek kızı kaçırması, mertlik göstermesi gerekir. Rıza olmadığı durumda kız yeniden eski ailesi tarafından geri kaçırılabilir.
İlyada'da Helene'nin geri kaçırılması veya dövüşerek olduğu aile içinde tutulması kozmik destanların bir tekrarıdır.
Neden bu kaçırma olayı üzerinde dünyanın çeşitli yerlerinde durulmuş ve destan olarak kuşaktan kuşağa anlatılmış, uğruna on yıl süren savaşlar olmuş?
Dionysos görünümlü Paris - kışkırtıcı, akıl çelen, bereket, bolluk sembolü
Güzeller güzeli ve Zeus'un kızı olduğundan bahsedilen evli, her iki aileyi de idare eden Helene - doğurganlık
akıcı bir kitap olmasını yanı sıra gerçekten merak uyandırıcı bir eser,kitabın ilerleyen bölümlerinde martin evini terk etmesinin ardından aradan yıllar geçtikten sonra bir kişinin aniden ortaya çıkıp kendinin ortaya atıp Martin gurre olduğunu idaa etmesi ve kitabın devamında ise kurulan mahkemeler ile Martin Guerre mi yok o değil mi adına soruşturmalar başlatılması hakkında bir konuya sahip olan bu kitap zamanın mahkeme yapısıyla birlikte konu olarak zina ve soruşturma yapısını ele almıştır.
İkisi de kitap koleksiyoncusu ve sevdalısı olan Umberto Eco ile sinemacı Jean Claude Carriére arasındaki buluşmanın kitaba aktarılmasıyla oluşmuş keyifli bir sohbet
“Kültür dediğimiz şey gerçekte uzun bir ayıklama ve eleme sürecidir” diyor Eco, bu dünyada o kadar çok kitap var ki, onları okuyup ne olduklarını öğrenmeye yetecek vaktimiz yok..
Kitabın içi çok kalabalık ! Kimler var kimler..Zamanın ötesinde bir yolculuğa çıkmak gibi..Kitapların yok olmayacağına dair derin ve koyu bir söyleşi. Uyarmak isterim, okumak biraz uzun sürebiliyor.
Sosyolojik çıkarımlar, ilginç tespitler ve muhteşem bilgiler içermesine rağmen, yanlış bulduğum bir nokta var ki kitabı okuyup inceleme yapmış arkadaşların hiçbirinin buna değinmemiş olması üzücü.
J.Carriére, Tarihçilerin, ülkelerinin gizli ideolojilerine sıkça boyun eğdiklerini, Atatürk ile ilgili ise Türklerin tarihini tamamıyla baştan yazdırdığını belirtmiş , “Atatürk Romalılar devrinde, Türklerin gelişinden yüzyıllar önce, Türkiye’de Türklerin yaşadığını söyletti.” diye de eklemiş..
“Evet, Atatürk tarih yazdı ama bu sizin anladığınız şekilde değil bayım “ demek istedim..
Kitapla kalın ️
Umberto Eco ve j.C. Carriere'nin söyleşisi olan kitap teknoloji ile gelişen dünya da kitabın geçerliliğini tartışıyor. Tabi ki bu esnada bir çok sanat dalınada girip çıkıyor, farklı alanlarda yorumlar yapıyorlar. Papirüsden bu yana geçerliliğini yitirmeyen kitabın önemi masaya yatırıldı oluyor Fakat ikilinin entelektüellik seviyesi bana göre o kadar yüksek ki, benim diyalogları anlamak adına sık sık Google'a başvurmam gerekti:) Yinede bir çok not alınabilecek, ilham ve bilgi kaynağı olacak bir kitap. Meraklısına tavsiye edilir.