Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Mario Bellatin
Mario Bellatin Yorumları ve İncelemeleri
Mario Bellatin yorumları ve incelemelerini, Mario Bellatin kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Mario Bellatin puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çok enteresan bir hikaye. Kısa ve kısmen huzursuz edici.
Olaylar, hastalıktan muzdarip “kadın giysileri giymekten hoşlanan bir anlatıcının” gözünden anlatılıyor. Zamanında sahip olduğu güzellik salonunu, salgın hastalığı ve öleceği kesin olan hastaları kabul ederek kendi deyimiyle bir ‘ölüm evi’ne çeviriyor arkadaş. Aynı zamanda da balık beslemeyi seviyor.
Konu, ölüm evinde olanlar ve akvaryumdaki balıklar ile örülerek birbirine bağlı anlatılmış. Salonun kasveti, içindekilerin çaresizliği, ölümün hiçliği, toplumsal dışlanma satır aralarına işlenmiş. Balıklar, bu iç karartan ortamda ruh halini dengede tutabilen tek mevzu. Tek oturumluk okunacak hoş bir kitap.
Peru kökenli Meksika'lı yazar Mario Bellatin'in Türkçeye çevrilen ilk romanı. Son 25 yılın en iyi 100 İspanyolca kitabı arasında 19. Sırada yer alması kitabın kalitesini gösteriyor.
Geceleri kadın elbisesi giyen bir güzellik salonu sahibi adamın tesadüf eseri bakıma muhtaç bir adamın bakımını üstlenmesiyle mıknatıs gibi diğer ihtiyaç sahipleri de kendini buluyor. Bu sırada kendisi, müşterileri ve hastaları için balık besleyerek onlara yaşama tutunmasını gösteriyor. Zaman içinde bu güzellik salonunun sanki bir Palyatif Bakım merkezi gibi ölümlerin artması şeklinde devam ediyor.
Kitabın kapağında yer alan balık resimleri ve içeriğinde balıklara sık yer verilmesi hoşuma gitti. Her sabah uyandığımda izlediğim 10-12 sene önce akvaryumda ölen balıklarım aklıma geldi. Onlar ölünce yeni alacağım balıklar da ölür korkusuyla bir daha beslemeyi demeyememiştim. Bu kitabı çalıştığım hastane kütüphanesine bağışlayan Cem abime ayrıca teşekkür ederim. Herkese iyi okumalar dilerim.
Herkese merhaba karlı bir pazar gününden! Bellatin ile tanışma kitabım olan bu kısacık ama bir o kadar da katmanlı, dolu dolu kitap ile yine kısa bir öneri yapıp kaçacağım.
Bir güzellik salonu... İsmiyle müsemma kişilerin güzelleşmek, ışıldamak, daha gösterişli olmak için geldikleri bir yer. Evet belki öyle. Bir tek eksiği var o da kendi kadar canlı balıklarla dolu bir akvaryum. Belki de birden fazla akvaryum. Ya da akvaryumlar ile kaplı duvarlar. İnsanın kendinin dünya üzerinde ne kadar ufak olduğunu hatırlatan, bakmaktan kendinizi alamadığınız, çeşitliliklerimizle güzel olduğumuzu bize hatırlatan akvaryumlar. Kimi zaman birinin ötekini yuttuğu kimi zaman aheste salınan, kimi zaman birinin çöpünü temizlemekle görevli olan balıklarla dolu bir akvaryum. Ve yine belli bir sisteme bağlı... Sahi oksijen veren motorları olmasa ne olur o balıklara? Ya da birileri onları sevmekten vazgeçerse? Gösterişleeini yitirlerse bir gün? Güzellik salonundan geriye ne kalır? Ne mi? İnsanların ölmeden önce dinlenmek için sığındıkları bir liman ve daha fazlası.
Toplumsal cinsiyeti, birey olmayı, yaşamı ve ölümü, güzellik normlarını ve toplum içinde kabul görmeyi konu alan bu kısacık (!) romanda sayfalar arasında saklanan çok fazla gizem ve detay var. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Bu yılın en'leri arasında
Kitaplarla kalın!
Güzellik salonunu ölüm evine dönüştüren hasta bir adamın hikayesi. Huzur evi değil ölüm evi, öleceği kesin olan hastaları kabul eden, kendisi de ölecek bir hasta olan bir adam. Biraz iyi durumda olanlar ölüm evine kabul edilmez, daha kötü durumda olanlar alınır. ilginç bir konuydu, lakin daha iyi işlenebilirdi diye düşünüyorum.
Bellatin ile Güzellik Salonu ile tanışmış ve yazarın dilini, işlediği konuyu ve bu konuyu anlatış/aktarış biçimini çok sevmiştim. Bu defa da Kahraman Köpekler ile farklı bir yolculuğa çıktık. Bu kitapla da yine, yazarın genelden ayrışan, marjinal grupları ve marjinal insanları odağına alan anlatımı ile çepeçevre sarılıp sarmalandım. Ama bu sevgi dolu bir kucaklaşmadan öte bir mengene gibiydi.
Yazarın anlatım dili o kadar vurucu/çarpıcı ki anlattığı konudan bağımsız olarak sadece bu sözcükleri ve bir araya geliş biçimlerini görmek, deneyimlemek için bile bu kitabı okumaya değer. Çünkü edebiyat, veya genel olarak yazma eylemi, tam da bunun üzerine kurulu. İnsanın ağzından çıkan, aktarılan, değişen ve dönüşen sözcüklerin bir araya geliş biçemlerindeki farklılıklar ve zenginlikler...
Kitap biterken yine kendimi bir başka Bellatin eseri okuma ihtiyacında hissettim. Bu oldukça ilginç bir duygu. Nedendir bilmiyorum, bu ara beni en çok etkileyen eserler, kısa ama bir o kadar yoğun anlatıma sahip eserler oluyor. Konudan ziyade -ki konusu da ilginç bu kitabın- dil kullanımına odaklanmış durumdayım.
Yazarın şahane bir dili var. Anlatım muhteşem. “Latin Amerika'nın geleceği hakkında, hareketsiz bir adamın ve otuz Belçika Malinois çoban köpeğinin gözünden...” cümlesiyle başlıyor kitap ve okuyucuyu ne hissedeceğini asla bilemediği sayfalarla başbaşa bırakıyor. Alegorik bir metin ve yazarın diğer eserlerini de merak ettiriyor.
Çok şey bekleyerek aldım ama benim için hayal kırıklığı oldu.Yazarın nereye ulaşmaya çalıştığını anlamadım. Gerçekten huzursuz edici bir kitap tı. Zor bitirdim.
Peru/Meksika Edebiyatı
Kisa bir öykü ama aslında zengin ve uzun olacak bir ruh, karakter anlatisi roman.
Ötekileştirilen bir bireyin yaşamı,
Bir güzellik salonu işletmecisi,
Hasta olmuş bir insanin yaşadıkları,
Covidli günlerden tanıdık hikaye,
Trans bir bireyin yasam döngüsü,
Hastane öyküsü,
Ya da insanları tedavi edip yaşamlarını güzelleştiren bir hekimin yaşantısı ve kendisi hasta olduktan sonra ki yaşamı ile ile ilgili değerlendirmesi, kaygıları olarak okunabilir.
Ayrıca şunu da söyleyeyim renkli Meksika/Peru/Latin Amerika kültürünü bu sefer sosyal yaşamın anlatımında değil, Karakterin, ruhunda ve zihninde ki zengin anlatımı görebiliriz diye düşünüyorum.
Herkese merhaba!
Bellatin'in daha önce iki eserini okumuş ve paylaşmıştım. Yazım ve anlatım dilini beğendiğim bir yazar Bellatin. Bu eserinde ise farklı, belirsiz ve tekinsiz bir üslup bizi karşılıyor. Ve bu üslubu otobiyografisini kaleme almak için kullanıyor bu defa yazar. Ama ne otobiyografi!
Üç farklı alternatif. Üç farklı hayat. Üç farklı insan, çocuk, genç, yetişkin. Bir insan kendi yaşantısının kaç farklı türevini resmedebilir ve aktarabilir? Bellatin bunu üç ile sınırlamış. Ama belki sorsak daha nicelerini de kurgulamak isterdi. Kim bilir?
Arka kapaktan çok hoşuma giden bir kısmı sizinle paylaşmak isterim: "Onun için otobiyografi yazarın kendi kimliğini bütünleştirdiği bir anlatı değil, kendini farklı kimliklere parçaladığı bir kendinden çıkış kurgusu. Bellatin 'Bellatin'i birbirine hiç benzemeyen üç ayrı otobiyografiye bölerek kendisini özyaşamkurmacalar içinde yeniden yaratıyor". Daha iyi nasıl anlatılır, ifade edilir bilmiyorum.
Oldukça zorlu, meşakkatli bir okuma. Ama bu ne de olsa bir serüven... "Yazmadan yazmak...bu yolda atmam gereken ilk adım, Mario Bellatin adındaki yazardan kurtulmaktı".
Kitaplarla kalın!
Ölüm, yalnızlık, hastalık temaları üzerine kurulu hayatın gerçeğini yansıtan bir kitap..Deniz,güneş ve kum üçlüsü arasında okumasam belki beni boğabilirdi..Genel anlamda beğendiğim bir kitap oldu.
Kısacık ve çok etkili..
Zaten konu uzun uzadıya anlatmaya çok da müsait değil bence. Öyle zor bir konu ancak bu kadar net ve vurucu olurdu. Üstelil akvaryum ve balık metaforu ile ana kurgunun bütünleşmesi de bence çok başarılıydı.
Çok rahatsız edici, sizi gerim gerim gerecek, belki bi kahve içimlik okuyacağınız bir okuma yapayım derseniz buyrunuz
Keyifli okumalar.
#readingismycardio #aslihanneokudu #okudumbitti #2021okumalarım #okuryorumu #kitaptavsiyesi #neokudum #notoskitap #güzelliksalonu #mariobellatin