Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Niyazi Berkes

Niyazi BerkesTürkiye'de Çağdaşlaşma yazarı
Yazar
Çevirmen
8.7/10
211 Kişi
937
Okunma
134
Beğeni
8,8bin
Görüntülenme

En Eski Niyazi Berkes Sözleri ve Alıntıları

En Eski Niyazi Berkes sözleri ve alıntılarını, en eski Niyazi Berkes kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cesareti
"Anayasa akımı Osmanlı egemenliğinin düşünülebilecek üç desteği arasındaki ilişkiler yüzünden , ta baştan beklenmedik güçlüklerle karşılaşmıştır. Bu üç destek , İslamlık desteği, Türklük desteği, Batı devletleri desteğidir. Anayasacı düşün , İslamcılık, Ulusçuluk ve Batıcılık Görüşlerinin karması olarak başlamıştır. Bu üç desteğin temsil ettiği ölçeklerden herhangi biri açısından anayasa sorunlarını çözümlemek, "gölge egemenlik" i tutan direkleri yıkmak , Osmanlı İmparatorluğu'na ve Osmanlılık doktrinine son vermek demekti. Abdülhamit'in seçeneği bunu önleme çözümü olduğundan , Osmanlı devletinin ömrüne yarım yüzyıla yakın bir süre daha kattığı için bu sonucun kaçınılmaz olduğunu görmeye kimse cesaret edememiştir. En tutarlı biçimde bunu ilk kavrayan kişi ATATÜRK olmuştur.
Sayfa 248 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
Perdenin Arkası
"Batılılıaşmak, sadece o uygarlıktan şu ya da bu maddi başarıyı alıp getirmek değildir, Batı uygarlığının özü olan yanlar benimsendikçe bunlar bir süre yüzeyde kalır, ama topluma etkili olamazlar. Ona özgü olan yanlar, işinin din ya da devlet baskısından özgürleşmesi, bireyin değerlenmesi , insanın doğal haklarının üstünlüğü, akıl karşısında inanç ya da geleneğin boyun eğmesi, cehalete karşı müspet bilimlerin zaferi: İşte Batı uygarlığını ayıran yanlar bunlardır. Batı'yı Doğu'ya üstün yapan onun hümanizmidir. "
Sayfa 415 - YapıKredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Hükümetin , kanunların, hükümet eylemlerinin soyut hakka, ya da doğruya uygunluğunu hangi ölçü belirleyecektir? Kanunlar yere ve zaman göre değişir; fakat bu değişimlerin altında bir düzen , bir ilke, aşkın bir gücün eseri olan bir ilke olması gerekir. Doğru ve adil olanın kaynağı mutlak olan kişilerin iradeleri olamaz; ancak bütün varlıkta yatan bir ilke olabilir. Kanunlar, insan tabiatından doğan zorunlu ilişkilerdir ama , bunlar soyut iyiye , doğru uyuşuna göre olan zarurri ilişkilerdir. Kanun yapanın ödevi, bu ilişkileri soyut hakka göre ortaya çıkarmaktır."
Sayfa 292 - YapıKredi YayınlarıKitabı okudu
Değişme, bir toplumun hayatında önemli yeri olan sınıfların ve genel olarak halk yığınlarının değişikliği istemesi, itmesi ve yürütmesi işi haline gelmedikçe o değişme toplumu daha iyiye değil, belki daha kötüye götürür. Değişmeyi zoraki, israfil ve sathi bir şekle sokar. Türk tarihinde modern reform fikrinin doğuşu zamanından itibaren Türkiye'de durum böyle olmuştur. Bu durum, gelişme ve kalkınma meselelerini çok na￾zik bir i haline sokar. Türkiye'nin kalkınma davası­ nın çözümlenmesinin, gelişmesi başka tipten olmuş olan bugünün ilerlemi Batı memleketlerinin ölçü ve usullerini kopya etmekle mümkün olamayışının sebebi de budur.
gericilik, em­peryalizm ve ekonomik yoksullaşma) Türk toplumsal değişimini ve evrimini daima baltalamış, onun ileriye doğru gelişme olmak yerine bir çökme ve devamlı ge­rileme olmasına sebep olmuştur.
Türkiye'de bulunmayan, yeni bir aydın tipi yetişmişti. Bunlardan biri olan Namık Kemal, Tanzimat'ın Batılılık namı altında içine düştüğü tuzağı apaçık görüyordu. Beş altı yıldan beri durmadan bunu anlatmaya çalışıyor, bu hale bir son vermek için gereken reformların nelerden ibaret olduğunu savunuyordu. Onun, köylünün durumu, devletin idaresi, mali şartlar, dış siyaset hakkındaki gözlemleri bu￾gün için bile değeri olan fikirlerle doludur. Onun bu çok önemli fikirlerini ciddiyetle ele almak, hatta yapılması gereken reformlar üzerinde daha temelli araş­tırmalara onu sevketmek yerine devlet adamlarının yaptığı şey, yurdunu sevdiği ve doğruyu söylediği için onu hapse atmak oldu. Onlar yabancı diplomatlara kulaklarını çevirmeyi tercih ediyorlardı
Reklam
Anayasa yapmak fikri iyi; ancak ortaya beklenmedik bir alay mesele çıktı: Devlet İslam devleti mi, de­ğil midir? Hükümdar kanun dışında mı, değil mi? Halk iradesini temsil edeceği farzedilen Meclis'in hükümdarların kabinesini denetleme, düşürme hakkı var mı, yok mu? Hatta Meclis'in teşriî selahiyeti olacak mı, yoksa Meclis'in sadece bir istişare ve bütçeyi denetleme veya onaylama rolü mü olacak? Müslüman olmayanlar, Meclis'e girecek mi, girmeyecek mi? Girecekse bunlar şeriata aykırı kanunlar yaparlarsa ne olacak?
Okumuşların Avrupa'ya gitmesinden hükümet son derecede kuşkulanır, onlara pasaport vermezdi. Buna rağmen şu veya bu yollardan birçok aydın memleket dışına çıkabilmişti.Çeşitli yayın organlarında ve toplantılarda yavaş yavaş üç grup belirmeye başladı. Bunların birinin başında bulunan Ahmet Rıza, Fransa'da ziraat tahsil etmiş, dönüşünde Tarım Bakanlığı'nda görev alarak bu bakanlığın hiçbir iş yapmadığını görmüş köylünün bilgisizlik yüzünden verimsiz olduğuna hükmederek ve köylünün ancak okulla kalkınacağına inandığından Eğitim Bakanlığı'na geçmiş, orada da bir iş olmadığı­nı görünce, Avrupa'ya gitmişti. Önce Abdülhamid'i devirmek, anayasayı yürürlüğe koymak, sonra da köylüyü okutmak lazımdı.
Matbaaya karşı düşmanlığın nedeni İslamlık değil Osmanlılıktır. İlk basılan Vankulu Sözlüğünün fiyatı 35 kuruş, yani 10 altındır. Fakat yazma kitapların daha pahalı olduğu da biliniyor. Humbaracı Ahmet Paşa diye bilinen kişi Fransız Ordusunda savaşan, ardından yurdundan kaçıp Avusturya Ordusunda 22 yıl savaşan, siyasal nedenlerle hapse atıldığı Avusturya'dan kaçıp Osmanlı Ordusuna katılan ve Humbaracı Ocağını Modernleştirme işini gerçekleştiren Claude-Alexandre Comte de Bonneval'dir. Kahve Osmanlı'ya Kahire'den Şam ve Halep yoluyla 1554 sıralarında gelip Halep ve İstanbul yoluyla Avrupa'da yayılır. Kahve, her yerde yasaklandığı halde hiçbir yerde önlenememiştir. Avrupa'da hükümdarlar, kahve içme yerlerini yasaklamaya çalıştılar. İngiltere'de II. Charles, 1675'te kahvehaneleri, "hükümete karşı kötü fikirler, yalan iddialar besleyen kişilerin toplandığı ve halkın huzuru için zararlı yerler" olarak yasaklamıştır. Osmanlı'da da kahvehaneler, yeniçeriler ve Bektaşilerin isyan katargahları oldukları gerekçesiyle kapatılmıştır. #niyaziberkes #türkiyedeçağdaşlaşma
undefined
En kuvvetli ihtimal, "ava giden avlanır" dedikleri gibi, Mithat Paşa'nın kendi ayağıyla zekâca kendinden çok üstün, yarı yaşında bir gencin ayağına düştüğüdür. Abdülhamit, Mithat'a son derece saygılı davrandı; hattâ "bizler gibi Çerkez cariyeler elinde büyümüş kişiler yanında sizler..." gibi şişirmelerle Paşa'nın zayıf damarlarını hemen keşfetti.
Sayfa 316 - YkyKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.