Demokrasi alanındaki çalışmalarıyla ün kazanmış ABD'li siyaset bilimci.Robert A. Dahl, 1946 yılında Yale Üniversitesi'ne siyaset bilimi profösürü olarak atandı. 1953'te Charles E. Lindblom ile birlikte modern toplumları klasik toplumlardan ayırt etmek üzere "poliarşi" terimini icat etti.1966-1967 yılları arasında Amerikan Siyaset Bilimi Derneği'nin başkanlığını yürüttü. Halen onur üyesidir. 1998 yılında Harvard Üniversitesi'nden fahri doktora unvanı aldı.
Bugün demokrasinin neredeyse bütün yetişkin vatandaşlara oy kullanma hakkı vermesi gerektiğini kabul etmiş durumdayız. Buna rağmen, dört nesil öncesine kadar, -1918 civarı ya da 1. Dünyâ Savaşı’nın sonu- o zamana kadar var olmuş bağımsız demokrasilerin ya da cumhuriyetlerin hepsinde yetişkinlerin yarısı vatandaşlık haklarının tümüne hiçbir zaman sâhip olmadı. Bunlar, tabii ki, kadınlardı.
Demokrasi neredeyse 2500 yıldır şu ya da bu şekilde tartışılıyor. Bu süre demokrasiye dair, herkesin ya da neredeyse herkesin, üzerinde anlaşabileceği düzenli fikirler oluşması için yeterlidir. Fakat içinde bulunduğumuz durumu tarif etmiyor.
Eğer temel oluşturan koşullar elverişliyse, bir ülkenin uygulamaya geçireceği neredeyse her bir anayasa istikrar yaratacaktır. Eğer altta yatan koşullar elverişsizse, hiçbir anayasa demokrasiyi kurtaramaz.
Kısa ama idrak etmek için yoğun bir anlatıydı. Dil bakımından değil, konu bakımından bir yoğunluktu bu... Yer yer karmaşık gelebilen analizler; grafik tablosu ve araştırma sonuçları ile zenginleşmişti. Anlatı'nın ilk sayfaları ve son sayfalarını daha akıcı, ortasını daha durağan buldum. Konu bakımından ise; siyasi eşitlik teriminin mümkün kılınıp kılınmayacağını ve bu terimin yaşam kalitesi, kültür ve gelir seviyesi gibi ölçütlerle bağdaştığını göstermiş. Çeviri ile ilgili de, bütünsel anlamda hoşnut olsam da spesifik olarak hoşnut olmadığım noktalar olduğunu söyleyebilirim.
Genel olarak kitabı beğendim. Politika ile ilgilenen veya siyasal bilimlerle uğraşan insanlara tavsiye ederim.
Okuldaki sınav sorumluluğumuzda olan kitaplardandı. İnce ve anlaşılır bir kitap. Sınavda da çıkmıştı ve o soruyu çoğu kişi kitabı okumaya zamanı yetmediği için yapamamış. Ben ise en çok o soruya emin şekilde cevap yazmıştım. Ve 60 almak için dua ederken 75 almıştım. Çok sevinmiştim... Şimdi o yazdıklarımı buraya da yazıp sınav günlerime tekrar geri dönmek istemiyorum ama şunu söyleyeyim:
Örneğin bir insanın hitabet yeteneği vardır güzel konuşur ama bunu siyasette kullanılmıyorsa örneğin komedyenlikte kullanıyorsa yani yeteneğini dürtü haline getirmiyorsa siyasi anlamda eşit(siz)lik incelemesinde ön sırada olduğu anlamına gelmez. Seni burada da yad etmiş olduk Genel Kamu Hukuku.
Bu arada bu kısa kitabı elbette 128 günde okumadım. Sınav zamanı kısıtlı zaten, 1-2 gün ayırmışımdır sadece "okudum" u işaretlemeyi unutmuşum.
Derste sorumluluk dahilinde olmasaydı elime almazdım. Ancak ilgisi olanlar okuyabilir.
Demokrasi derken neyi kastediyoruz? Demokratik bir hükümeti demokratik olmayandan ayıran nedir? Eğer demokratik olmayan bir hükümet demokrasiye geçiş yaparsa neye geçiş yapmış olur? Bu geçişi yaptığını ne zaman söyleyebiliriz? Demokratik bir ülkede, demokrasiyi derinleştirmek ne demek olabilir? Eğer bir ülke zaten demokratikse nasıl daha demokratik olabilir?
Demokrasiyi farklı dönemlerde farklı ve benzer koşullarda inceleyen, içinde daha demokrasiyle ilgili pekçok soruyu barındıran, yalın bir dille yazılmış, yormayan akıcı bir kitap. Üstelik yazar kendi önermelerinin eksik ve olumsuz yönlerini de değerlendiriyor.
Sorgulayan ve sorgulatan bir eser.