Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Stefanos Yerasimos

Stefanos YerasimosAzgelişmişlik Sürecinde Türkiye 1 yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
7.8/10
17 Kişi
84
Okunma
20
Beğeni
2.426
Görüntülenme

Stefanos Yerasimos Sözleri ve Alıntıları

Stefanos Yerasimos sözleri ve alıntılarını, Stefanos Yerasimos kitap alıntılarını, Stefanos Yerasimos en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve İstanbul gırtlağına kadar kozmopolit sarhoşluğuna gömülür. Pera Caddesi'ne bitişik bir apartmanın dördüncü katında bir avuç subay, Türkiye'yi kurtarmak için planlar yapar. İkinci kat -üçüncü kat bir genelevdir- bir Kafkas halkının kurtuluş komitesinin merkezidir; birinci katta federalist bir Osmanlı partisi bulunur, zemin kattaki Rum terzinin dükkânında dev bir Venizelos portresi asılı durur. Sokakta İngiliz ordusundan bir Sih asker, bir İtalyan jandarma ve bir Yunan Efsun askeri devriye gezer.
Sarıkamış Sansürü
Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Enver'i Ruslarla karşı karşıya getiren Doğu Anadolu'daki Sarıkamış Savaşı'nda yurttaşlarının 90.000'i yok olmuştur. Sansür tavizsiz uygulandığı için -Sarıkamış felaketi basında yer almayacaktır- İstanbul ile ülke içi arasındaki haberleşme askeri düzenlemelerle tümüyle askıya alınmıştır.
Sayfa 90 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Oğuzları: Zenginliklerin talan yoluyla gasbedilmesi; <<uygarlaşmış» halkların nefret ettiği bu mal edinme biçimi, belli birikiminde diğer yollar gibi bir yoldu; ellerde servetlerin üstelik bir başka sistemde belli değerde bir servetin gasbedilmesi için ne kadar zorbalık gerekiyorsa bu yolla da ancak o kadarı kullanılıyordu. Şu farkla kİ, zenginliklerin gasbı gibi şiddetin kullanılması da çok kısa bir zaman içinde meydana geliyor, bu da zihinlerde vurucu bir etki bırakıyordu.
1 Kasım 1922'de saltanatın ilgası (kaldırılması) oylandı. Kasımın 4'ünde son sadrazam Tarih'ten çekildi; ancak Vahdettin'le ilgili herhangi bir karar alınmamıştı. Hükümdarı en çok kaygılandıran, kuşkusuz bu oldu. Artık resmen padişah değildi, fakat halife olmayı sürdürüyordu. İstanbul barış konferansını beklerken, müttefiklerin elinde kalmaya devam ediyordu. 10 Kasım'da, sanki hiçbir şey olmamış gibi, alışılageldik cuma namazı töreni için saraydan ayrıldı. 17'sinde İngilizlere sığındı, onlar da sultanı HMS Malaya gemisine götürdüler. Vahdettin, iktidardaki son on beş gününde, sadece nihai seçiminin hakimi oldu. Anayasal meşruiyete geçmeye çalışabilir, aşağılanmayı içine sindirerek Ankara yolculuğuna çıkabilir, tahttan çekilebilir, İstanbul'da kalabilir, intihar edebilir, Fransızlara, İtalyanlara ya da tarafsız bir ülkeye sığınabilir ya da hiçbir şey yapmayabilir ve bekleyebilirdi. Bütün bunların yerine -tahttan çekilmeden- Türkiye'nin bir numaralı düşmanına sığınmayı seçti. İnadın ayak diremeyle içiçe geçtiği böylesi bir fiilde, ihanet olsa olsa bilinçsizlik nedeniyle bağışlanabilir. Osmanlıların sonuncusu, kendisine hayatta kalmanın en iyi yolunu sağlamak için, soyunun itibarına çok büyük bir darbe indiriyordu. 1926'da San Remo'da öldü; naaşı daha sonra Şam'a nakledilecektir. Hilafet de 3 Mart 1924'te kaldırılacaktır. Türkiye laik bir cumhuriyet oldu ve Osmanlı hanedanı sürgüne yollandı. 125
Sayfa 125 - İletişimKitabı okudu
Bolşevik korkusunun Boğazın kıyılarına attığı sığınmacı dalgasından, mizah basını salt... kadınları alıkoydu! Gizli servislerin gözde yemleri Beyaz Rus erkekleri, görünüşe bakılırsa, mizah basınını ilgilendirmez. Beyaz Rus kadınlar çok kısa süre içinde İstanbul'da tanınırlar. Kadınların halka açık yerlerde hizmet görmeleri, İstanbul için bir yeniliktir. Ve bu, iyi bir parça arayan ya da salt gözlerinin pasını silmek isteyen İstanbul'lu gençler için ek bir eğlencedir. Sarışın garsonun sipariş almak üzere yaklaştığını gören, serseriler bile yanıp tutuşur.
Sayfa 88 - İletişimKitabı okudu
İnsan ömrünün dörtte üçünü yanılsama içinde geçirir
Mavroyaniler İstanbul'un Rum aristokrasisine mensuptur. Sultan Abdülhamit'in kişisel doktoru olan Spyridon Mavroyani, Rum Edebiyat Cemiyeri'nin kurucularından biriydi. Oğlu Aleksandr Osmanlı İmparatorluğu'nu Venedik'te temsil etti. Aleksandr 1907'den beri tuttuğu güncesine , 30 Eylül günü şunları yazar: "Şu kesin sonuca vardım ki, insan - yani giyinmiş hayvan- ömrünün dörtte üçünü tam bir yanılsama içinde geçirir ( ...) Bu dünyada her şey bencilliğin kuşattığı fikirler ve keyfilikler üzerine oturur. İyiye yönelik çabaların toplamı, kötüye yönelik çabalara kıyasla gülünç derecede azdır. Kötü iyiye karşı ikide bir zafer kazanır. İyinin gerçekleşmesinde bile, sık sık bencilliğin izlerine rastlanır. Bu yüzden nefret, arzu ve benzerlerinin açığa vurulması bizleri şaşırtmamalı ...) Her insanda salt giyim kuşamın ortaya çıkardığı gelişkin insan görülür; onun çevresine yaydığı ölüm duygusu sizi hiç şaşırtmamalıdır."
Reklam
Veliaht prens Abdülmecid'in oğlu Ömer Faruk'un milliyetçilere katılmak üzere Anadolu'ya geçmeye çalışırken İnebolu'da Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönmesini rica eden telgrafını aldı; varlığı hanedan içinde "yanlış anlamalara" yol açabilirdi. Mustafa Kemal, Vahdettin'in elçisini gelecekte iktidara talip olabilecek biri olarak görüyormuş gibi davranırken, diplomatik görünüm altında "mizahtan" başka bir şey yapmıyordu.
Sayfa 123 - İletişimKitabı okudu
Menşevikler ve Bolşevikler
-Sosyalist-Devrimci- kelimelerinin baş harfleri olan S. R. harflerinin Rusça söylenişinden gelir) iki Rus ana Sol partilerden biridir, (İkincisi Menşeviklere ve Bolşeviklere ayrılan ve sonradan Komünist Partisi adını alan Sosyal Demokrat Parti'dir.)
Boyut Yayın Grubu, 2. Basım Kasım 2000Kitabı okudu
Yavuz Sultan Selim 1517'de Kahire'ye girdiğinde atı olan çoktan Üsküdarı geçmişti. 1515'de Albuquerque' nin Hürmüz adasını alması, Doğu ticaretinin bizzat kaynaklarında Avrupa denetiminin kuruluşunu ve Batılıların askerî üstünlükleri göz önünde bulundurulursa Asya'da sömürgeciliğin başlangıcıni ifade eder. Zaten Mısır'ın fethi, daha önceki durumda önemli değişiklikler meydana getirmez. Devlet'in bu işteki başlica kârı, İstanbul'daki zahire ihtiyacının Mısır buğdayıyla karşılanması ve Habeşistan altınının denetiminden ibarettir.
Sayfa 383 - Gözlem Yayınevi, 1980Kitabı okudu
Büyük coğrafi keşiflere ve ticaretin Atlantik'e doğru yol değiştirmesine sebep olan şey Osmanlıların yaptığı fetihler (Mısır) olmayıp gerçek bunun tam aksidir. Osmanlıların askerî seferleri öne doğru bir kaçış ve ticari seyrü seferin, daima daha uzaklara kaçan nakdi ve aynî zenginIiklerin ardından umutsuzca bir koşuş, bir kovalamacaydı
Sayfa 382 - Gözlem Yayınevi, 1980Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Paşa Samsun'a geldiğinde, Osmanlı ordusunun Anadolu'daki en itibarlı kişisiydi ve yetki alanı ülkenin hemen hemen bütün merkez ve doğu kesimini kapsıyordu. Böylece o, başlayan kurtuluş hareketinde kendini, İstanbul dışındaki askeri çevrelerde, kolayca önder olarak kabul ettirebildi.
Rauf Bey'den sonra Mustafa Kemal Paşa da padişahın huzuruna çıkarak, karşılıklı bir yardımlaşma için her türlü hizmete hazır olduğunu bildirir. Ama padişah Vahdettin milliyetçi bir hareketin, saltanatın varlığını da tehlikeye sokacağını sezinlemiştir. Üstelik galip devletlere ait savaş filosunun Boğaz'a, tam karşısına demir atmış bulunduğu sarayın manzarası hiç de iç açıcı değildir. Yaveri Mustafa Kemal Paşa'nın ileri sürdüğü deliller onu ikna etmekten uzak kalır. Tam tersine galip devletlerin çizdiği programı izleyerek 21 Aralık günü Meclis'i Mebusan'ı dağıtır .
«Osmanlı egemen sınıfi, elinde bulunan topraktan gel me kapitali büyük tarımsal işletmelere yatırmiyordu. Bu paralar daha çok çeşitli devlet gelirlerinin ve tekellerinin satın alınmasına veya şehirde mülk edinmeye ayrılıyordu. Egemen sınıfın eylem ve eğilimleri, ilk planda mümkün ol duğu kadar yüksek gelirler elde etmeyi amaç ediniyordu. Osmanlı egemen sınıf için ilk maddi imkân kaynağı dev letin kendisiydi. Bu sınıf devlet mekanizmasına gittikçe da ha sıkı bağlarla bağlanmak istiyor, bunun sonucunda da gittikçe güç kazanan bir bürokrasi doğuyor ve egemen si nifi ekonomik hayatın gelişmesine en yabancı sınıf haline sokuyordu.» (836)
Sayfa 465 - Gözlem Yayınevi, 1980Kitabı okudu
Beyaz Rus kuruluşlarının 1923'den itibaren müşterilerinin önemli bir bölümünü kaybetti. İşgal birliklerinin askerleri ve subayları, Lozan Andaşması'nın hükümleri gereğince, İstanbul'u terketmek zorundaydılar. Dönemin Türk basını, o kadar yıl, sırtından yaşadıkları bütün bu askerlerin yurtlarına geri gönderilmesi karşısında, çaresiz kalan, gözlerinden yaşlar boşanan haraşolarla bol bol alay eder... Ama ateşin giderek sönmesine katkıda bulunan bir başka şey de bizatihi Rus cemaatinin bünyesindeki göç hareketleriydi. Birçok sığınmacı açısından Osmanlı başkenti bir transit geçiş yeriydi. Yolculuğun nihai hedefi çok başkaydı: Sofya, Belgrad, Budapeşte, Prag, Paris, ...Kimileri gözlerini daha da uzaklara dikmişti. New York, Rio, Sao Paolo. 1920'nin son haftalarında 100.000 kişiyi aşan İstanbul'daki Rus nüfusu, 1922'den itibaren 30.000 kişinin altına düşmüştü. Sekiz yıl sonra, Milletler Cemiyeri Yüksek Komiserliği daha da sınırlı sonuçları bildirmek zorunda kalacaktır: 1400 kişi.
Sayfa 194 - İletişimKitabı okudu
İstanbul’un fethi sonrası yaşananlar
«Rivayettir ki, Sultan Mehmed, çünkü İstanbul'u feth etti. (...) Kadılara ve subaşılara hü kümler varıp, 'her taraftan adamlar sürüp, getirip, İstan bul'a dolduralar'. Her taraftan adamlar sürüp İstanbul'a dolduricak, şen olmağa başladı. Andan bu gelen kişilerin evlerine mukata'a vaz'ettiler. Bundan halk nefret ettiler, eyittiler: 'Evlerimizi bize sattırıp, vatanımızdan âzmend edip, bizi burda bu kâfir evlerine kira vermeğe mi getir diniz?' diye ekser halk avratını ve oğlanını bırakıp, başını alıp gittiler.
Sayfa 213 - Gözlem Yayınevi, 1980Kitabı okudu
348 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.