Selam kitap dostlarım.
Makedonya Krallığı'nın Kralı İskender'in yaşamına dair az bilinenlerin anlatıldığı sırlarla dolu bir roman okudum. Büyük İskender babası 2.Filip öldürüldükten sonra çok genç yaşta tahta çıkıyor. Savaşlardaki acımasızlığı ve ordusunun gücü sayesinde korkulan ve çekinilen bir kral oluyor. Savaşlarda ordunun yemekleriyle ilgilenen aşçı yardımcısı Phyllis'le olan ilişkisini ve bu ilişkinin İskender'in politika ve askeri konularda aldığı kararlardaki etkisini okuyoruz. Verilen bu bilgiler kaynaklarla da doğrulanıyor.
Tüm bu bilgiler İskender'i zehirlemekle suçlanan Phyllis tarafından yazılan mektuplar sayesinde günümüze ulaşıyor. Iskender'in ölmesini bekleyen komutanı Antipatros tüm bildiklerini yazması halinde canını bağışlayacağını söyler ve Phyllis yazmaya başlar. Mektubun dili Yunanca. O dönemde kadınların okuma yazma bilmesi ender rastlanan bir durum. Çünkü zamanın sözü geçen hocalarından Aristo kadınların okuma yazma bilmesine, ilim ve bilimle uğraşmasına şiddetle karşı.
Phyllis mektupları ölüm korkusuyla yazdığı için zaman zaman kopukluklar olmuş. Konudan konuya geçilmiş. Ama bu beni kitaptan asla soğutmadı. Belki de merakla okuduğum için bütünlükle ilgili sıkıntı yaşamadım. Kitabın kapağını kapattığım da iyiki okudum dedim. İşte bu benim için en önemlisi.
(Orduları ve krallıkları önünde diz çöktüren İskender'in mezarının nerede olduğunun bilinmemesi ise çok ilginç. Çünkü senelerce İskender'in mumyası diye oradan oraya taşınan tabutun içinden firavun 2. Nektanebos 'un mumyası çıkıyor.)