Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ziya Gökalp

Ziya GökalpTürkçülüğün Esasları yazarı
Yazar
Derleyen
8.4/10
3.006 Kişi
15,8bin
Okunma
1.656
Beğeni
58,2bin
Görüntülenme

Ziya Gökalp Gönderileri

Ziya Gökalp kitaplarını, Ziya Gökalp sözleri ve alıntılarını, Ziya Gökalp yazarlarını, Ziya Gökalp yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çinlilerde cinsî bir taksîm-i a'mâl vu­kua geldiği halde, Türklerde bilâkis her iş, ancak erkekle kadının iştirakiyle tamam olabilirdi. Türklerde kadın, tabu değildi. Dahilden izdivâç, bunun delilidir.
Sayfa 82
Çinliler, kadına gayet az hukuk verdikleri halde, eski Türkler kadına tamamiyle erkeğe müsavi haklar kabul etmişlerdir. Eski Türk feminizminin esası, bu noktada aranmalıdır.
Sayfa 77
Reklam
“Yen dişidir, Yang erkektir. Yen zulmet ve atâlettir, Yang ziya ve kudrettir. Bu ikisinin izdivâç şeklinde birleşmesinden, bütün eşya vücude gelir ve umumî âhenk doğar.” (…) “Çinlilerde, Yang ile Yen, kıymetçe birbirinin müsavisi değildir. Bu sebeple, Yang olan şeyler uğurlu, âli, Yen olan şeyler uğursuz, sâfil addolunur. Meselâ erkek İle sağ, Yang oldukları için âli, kadın ile, sol, Yen oldukları için Çinlilerin nazarında sâfil’dirler. Kadının Çin’de hukukça erkekten dûn olması ve sol tarafın uğursuz tanılması, bu tasnifle alâka­dardır.”
sayfa 51-53
Avdan sonra, mukaddes mâide başlardı. Buna da şölen namı verilirdi. Tuğ ile Davul, velâyet-i âmmenin timsali, beğlik ve hakanlık alâmetleri idi­ler. Hakan, birisine beğlik tevcih ettiği zaman, ona tuğ ile davul gönderirdi. Türkler Altay’dan uzaklaşınca, Tibet öküzü­nü bulamadılar. Tibet öküzünün başı öküze, kuyruğu ata benzerdi. En mühim rolü, kuyruğu gördüğü için, onun yeri­ ne atı ikame ettiler. Artık şölenlerde, at kurban etmeye baş­ladılar. Bu suretle at da, mukaddes oldu. Bundan böyle tuğ’u, atın kuyruğundan yapmaya başladılar.
Sayfa 43
Türklerde mukadeds kuş toğrul’dur. Bu esatirî kuşu, hiç kimse görmemiş. Fakat, akbabaya benzediği de malûm imiş. Bazan semada yüzlerce kuşun kanatlarının, kol yahut bacaklarının yarılmış olarak yere düştüğü görülmüş. Bundan istidlâi edilmiş ki, bunların cârihi olan toğrul’un gagasıyle pençesi çeliktendir. Mahmut Kâşgarî diyor ki: «Toğ­rul bin kaz öldürür, yalnız birini yer.»
Sayfa 42
Türklerde ve Moğollarda her sene muayyen günde Hakan’a mahsus demir ocağı yandırılırdı. Bir demir parçası ateşte kızgın hale getirildik­ten sonra örs üzerine konulur. Hakan, altın çekiçle bunun üzerine vururdu. Bu, Türklerin en büyük ibadeti idi. Bu âyin­den sonra, meserretli bir bayram yapılırdı. Türkler Ergene­kon’dan çıkarken bir demirci ocakta demir eriterek kayayı delmiş, çıkmak için yol açmıştı. Gök Türk Hakanları bu demircinin yani Börte Çino’nun torunları oldukları için, bu kur­tuluş gününü bayram ittihaz etmişlerdi.
Sayfa 41
Reklam
Çinliler, Türklerde babalarla oğulların aynı otağda utanmaksızın beraber yattıklarını, babanın vefatında oğlunun üvey annesini alabilmesini, biraderin vefatında kardeşinin, yengesini alabilmesini zikrederek Türkleri zemmediyorlardı. Chung - hang Yüeh ise daima, Türklerin Çinlilerden üstün olduğunu isbata çalışıyordu. Diyordu ki:“Türkler hayvan etlerinden başka bir şey yemezler, sütten başka bir şey iç­mezler. Deriden başka bir şey giymezler. Sayısız sürülerini otlaklarda, ırmak kıyılarında gezdirirler. Mevsimler değiş­tikçe onlar da yerlerini değiştirirler. Yiyecekleri kalmadı mı, derhal ata binerek ava giderler. Bolluk içinde iseler, ke­yiflerine bakarlar: hiçbir şeyin kaygısını çekmezler. Kaide­lerini değiştirmekten hoşlanmazlar. Bir oğulun, üvey annesiyle, kardeşinin, yengesiyle evlenebilmesi, ocakların zürriyetsiz kalarak sönmemesi içindir. Şimdiye kadar Hiung - nular arasında, bu kadar karışıklıklar çıktığı halde, hiçbir za­man, eski sülâle yerine, başka bir aileden bir beğin tahta geçirildiği işitilmemiştir. Çin’de ise bilâkis, öteden beri sü­lâleler birbirini boğazlamakla uğraşmışlardır. Daima yeni bir mütegaliip çıkarak, eski sülâleyi kaldırmış, kendisi ye­niden bir imparatorluk hanedanı kurmuştur.”
Sayfa 20
Eğer, Türkler yalnız muharebe ile meşgul is­eler; bu, milletin selâmet ve sadeti içindir.
Sayfa 19
Katılmıyorum Sayın Gökalp ...
Doğu medeniyetini Batı medeniyetiyle uzlaştırmaya çalışmak, Orta Çağı, Yeni Çağ ' da yaşatmak demektir.
Bir milletin kadınları nasıl düşünürse halkı da öyle düşünür.
Reklam
Türk ata binince babasını tanımaz.
Batı medeniyeti? Doğu medeniyeti?
....hangi medeniyet grubuna mensup bulunduğumuz meselesine gelince, bu noktada hâlâ aramızda bakış açısı farkları, belki de gerçek anlaşmazlıklar vardır.
Terbiyede, kültürde yani duygularda ortak olmak...
O hâlde, millet nedir? Irki, millî, coğrafi, siyasi, iradi kuvvetlere üstün olan ve hükmeden başka ne gibi bir bağımız var? Sosyoloji ilmi ispat ediyor ki, bu bağ; terbiyede, kültürde, yani duygularda ortaktır
...ruhumuzun normal bir hålde bulunabilmesi için, fikirlerimizin hislerimize tamamıyla uygun olması lazımdır.
Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır . Fakat yapmak ve bilhassa başarıyla neticelendirmek çok güçtür.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.