Seni kıracak sözleri kovmak için belki de bu cin kovma duası,
müslümanların Allahülayisi bu karaladıklarım.
Üstünler ve öterelerin
uyumunda rahatlar saçlarında sıçrayan sarışın maymunların
mistik uykusu. Sevgilim, yalnızlığımın bitip tükenmez çeyreğinde
en büyük zinam, ruhuma meraklı bir ruh, yüksekten
düşme korkusu,
gittikçe hızlanan hız, gözalabildiğince kız... Dinle bak,
kavuşuyor bir fırtına içinde iki kışkırtılmış ateş.
Siste kül olup dökülen bu sonsuzluk tutkusu kimlerin?
İnsan bir okyanus koymalı bazen arasına ayak izlerinin, sığınsa da kalbine gezerek ısıttığı karalar zalim kahramanı olmalı bütün terk edişlerin.
Çok görülmüştür kartalın kıyıdan döndüğü kaplanın yırtıcı merakıyla denizden yüzgeri ettiği, ama bir kere olsun erkek dediğin bırakıp ardında ata mezarlarını uzak volkanların kaynayıp söndüğü adalara gitmeli, adını söylesin diye bir taşın içinden evini yakan ateş.
Bilmeli dünya sevdalısı, kandadır ateş gemisi, kadının uykusundan biçilen yelken bezi yüzdürür meçhule gidenin kalbini.
Ah bir dedikodudur hayat sıkıntı verip huzuru vaadeden: Tek armağan uğurlanış sözleri.
Ah ne vedadır ne vebadır ne vebaldir bu!
Gitmek değil artık dağılmak benimkisi
tozuyan aklım ve hafızamla
Bitsin artık bu şiirler, bu kitap, bu içe dönük cihannüma
Hayalse katili bir insanın
cesedi vurmaz hiçbir kıyıya...
Ayrılsam mı kavuşsam mı şaşırdım bu iskelede.
Kararsızlığın ortasında ihbar ediyorum belleğimi.
Tekrar ediyorum insanlığımı habire. Bir anda binip gemilere uzak denizlerdeki mezarıma gidiyorum. Bir anda vuruyorum rıhtıma
(Beyazlar giyindim; ipeğin ardında kırmızı patlamış bir güneş akıyor etlerimden) .
Kışın anıları ve bu denizin dalgaları saklı saçlarımın uzayışında.
Söyle bana, yaşatmaya yazgılı mısın bu adayı;
beslemeye beyaz evleri
ve bir beton yengece benzeyen rıhtımı... yitirilişlerinle...
Ah, yitiriyorsun beni. Tutamıyorum mermerin güvenliğinde.
Yitiriyorum seni. Kalbim bir ada olmaz mıydı sana?
Gecikmiş zaman akşamı telaşla kaldırıyor sulardan.
Hızlı yunuslardan son bir tören.
Atıyorum kendimi gecenin kaplanına.
Parçalanışıma duyuyorum, bir türlü evcilleştiremediğim sevdam seriyor etlerimi kayalar üstüne...
Ben bu kıyıda uyuyan kaplanım, üzdük sizi; artık elveda!
Gezdikçe kendinde ne şehirler bulacaksın..
Hatırında sakladığın çarşılar bulup çıkaracak gölgeni..
Eski yazların ölü vakitlerinden,
Tanıyacak seni orda burda tüm dalgınlıkların.
Razı etmeye çalışacak yine hayallerin
Peşlerine takılmaktan başka çaren olmadığına..
Ne görsen eski, neye dokunsan ilk özlediğin kadar ulaşılmaz..
Doğmuş olmak için doğmayan sen
Çok uzaktan atılmış bir mektup gibi vardığın şehirlerde
Durma ara sebebini her an aşktan ölmenin..