Ancak insan ruhunda açılan yaraların sadece yer değiştirmekle veya olayların gerçekleştiği mekânlarla araya fiziksel mesafe koymakla kapanmadığını göz ardı ediyordu bu empatiden yoksun yaklaşımıyla.
“Bazen bir şeyleri yakınlarınla çok paylaşmak istemene rağmen anlatamazsın, canından çok sevdiğin insanlara bile bunlardan bahsedemezsin. Çünkü bazı konular tabudur, yasaklıdır, yapamazsın, ağzını açmazsın. İşte o konularla ilgili her şeyi içine atarsın. Bunları bilinçaltına bastırır, görmezden gelirsin ve hiç olmamış gibi davranarak yok sayarsın. Unutmaya çalışırsın ama onlar karabatak gibi ruhunun derinliklerine gömülüp saklanırlar. Uğursuz şeytanlar gibi en zayıf, en hazırlıksız olduğun anları fırsat bilip aniden yüzeye çıkarlar ve seni içten içe lime lime edip didiklemeye çalışırlar.”
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR
Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa...
Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰
Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
Kitabımız oğlunun düğünü için yeğeni ile buluşup #Paris 'e tren yolculuğu yapacak olan Lübeyna hanımın, bu yolculuğa geçmişini, sırlarını, yaralarını ve acılarını sığdırmaya karar vermesiyle başlıyor. Anlattıklarıyla hem kendi yaşamına hemde dönemin siyasal durumuna paralel anlatımıyla, yeğeni ağzı açık ve aynı zamanda inanılmaz gözlerle dinliyor halasını.. Sürgün misali savrulan çocukluğu, anne-babasının ayrılığı, kendi ayakları üstünde durma çabası, elinden kayıp giden sevdası ve geçmişin gölgesinde kalıp intam yeminleri etmiş bir adam... 70 yıllık bir ömrü kac saate sığdırabilirsiniz? Hemde her yılı acı ve keder üstüne kurulu iken.
Bir anda her sırrın ortaya döküldüğü o tren yolculuğuna bir bilet alıp, o lüks koltuklara oturmuş, geçip giden yolları izlerken bir yandan anlatılanlara ağlamış bir yandan imkansızlıklar içinde ayakta durmuş bu güçlü kadını izlerken buldum kendimi. Kitap baştan sona sıkmadan, merakta bırakarak okuttu kendini. Çoğu sayfaya gözyaşlarım eşlik etti. Kardeşlik bağı, vicdan,umut.. Bir çok konunun bağlanışı gerçekten muazzamdı. Ama ben en çok #havin karakterine üzüldüm. En çok ona bağlandım diyebilirim. Yazarımızın ilmek ilmek dokunduğu, her sayfası emek kokan ve yazarının bilgi birikimine hayran bırakan şahane bir eserdi. Kesinlikle okuyup, okutturun efenim..
Kitabın kapağını kapattım ve cidden "Vay canına!" Dedim.
Dehşet ve ibret içerisinde kapağa bakıyorum ayrıca ağzımda açık.
Bu neydi, Allah aşkına ben ne okudum?
Bu kitabı görüpte almazsanız çok çok çok şey kaçırırsınız!
İddia ediyorum, pişman olursunuz!
Gizli Sırlar Treninde birinci sınıf yolculuğa hazırlanın! 70 yıllık tarih ve sırlar yumağının deşifre oluşuna hazırlanın!
Vay canına! Cidden ben ne okudum ya hu.
Gerçek bir hikaye miydi, bilmiyorum. Eğer gerçekse ve Lübeyna Hala yaşıyorsa ellerinden ve yanaklarından öpüyorum. Değilse, yazara sevgilerimi iletiyorum. Çünkü muhteşem bir kurgu ve muhteşem bir olay örgüsü, dolu dolu birikim, ince detaylarıyla serpiştirilmiş tarih.
Hikaye anlatıcımız Caner ama hikayesini anlatan Lübeyna Halamız. Trenle Paris'e yolculuk ederlerken Lübeyna Halası minik bir kısmını bildiği hayatını tee dedesinden itibaren anlatıyor. İsminin anlamını da ordan öğreniyorsunuz tabi. Ama büyük sırları da ortaya döküyor. Ve en büyük sırrı okuyucuyu bile şaşkınlığa uğratarak açıklıyor.
Kitap hakkında diyebileceğim bu kadar. Lakin eklemeyi borç bildiğim bir husus var.
Kitap bana Reşat Nuri Güntekin ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu tadı verdi. Evet, gururla söyleyebilirim ki üstadların rtadı damakta bırakan o anlatış tarzı günümüzde yeni kalemlerle de ortaya çıkıyor.
Epope Onur Ödülü Lübeyna'ya gidiyor. Alkııııışşş ıslıııkkk
Abarttığımı düşünmeniz umrumda değil benim zevkime uygun bitti.
Dehşet ve şiddet tavsiye ederim
Lübeyna romanı, Paris'e giden trende yolculuk yapan Caner ve halasının sohbeti ile başlıyor. Aslında halası Lübeyna'nın yaşam serüvenine Caner ile beraber tarihe tanıklık edeceğimiz bir yolculuk bu. Kitapta da geçtiği gibi 'Gizli Sırlar Treni'. Kurgunun içinde Türkiye tarihine de değinip 1940'lardan 2000 yılları arasında neler yaşanmış olduğunu tekrardan görüyoruz.
Kitabın kapağında yazdığı gibi sıradışı bir yaşam öyküsü bekliyordum ama bu denli çarpıcı olmasını beklemiyordum doğrusu. Zorlu bir yaşam süren Lübeyna ile çokça üzülüp dert yansam da çoğu kararı yüzünden yaşadıkları ve çocuklarına yaşattıkları karşısında sinirlenmeden de duramadım. Şartlar diyerek el pençe divan durmaya alıştığı zorluklar kendisiyle beraber çocuklarını da etkilemesiyle Lübeyna'ya kin beslediğim bile oldu. Yaşanılanlar üst üste okuduğumdan mıdır bilemiyorum ama çok fazla karamsar olmama sebep oldu, okurken 'daha başına ne gelebilir?!' diyerek sayfaları okudum. Bu duygulara sahip olsam da kitabın son kapağını çevirmemle 'vay be!' demem de bir oldu. Kitabı okuduğum süre boyunca Lübeyna'nın yaşamı ile gerçekten maddi manevi yorulduğumu hissettim. Dolu dolu geçen bir hayata tanıklık etmek bunu gerektirirdi zaten.
Gerçekten kaliteli ve başarılı bir roman olan Lübeyna'yı herkese tavsiye ederim. ️