•°•~•°•
Hatırlıyorum
suriye sınırında bir radyo
bütün halklar kardeşmiş telli duvaklı
buka baranê, yağmurun gelini demekmiş
etrak-ı bî-devlet olmuşuz dallı budaklı
oysa kimseye zararımız yoktu
ve ölüyor olmaktan başka kârımız
üç ana renk vardı en turuncuları sarı
hiç unutmuyorum -hiç evin olmadı-
menat’ları yıktın, atargatis’leri ve uzza’ları
akabe’yi geç o zaman, mina’ya, mina’ya doğru
kokusundan tanırsın bütün günahları
"Bizler insanız. Sırf güzel olduğu için bir çiçeğin belini kırarız. Sonra güzel olduğunu düşündüğümüz kristal bir vazoya hapsederiz onu. Karşısına geçer, yavaş ve ağrısız ölümünü izleriz. Pekâlâ, tüm bu süreç yüzlerce arının çaresizliğini de içine alır. Üstelik içten içe biliriz. İnsanın temas ettiği alanda estetik, mutluluk ve yaşam mücadelesi amorf kavramlardır."